Teşekkür ederim, ama endişelenmene gerek yok. Ben iyiyim. Pekâlâ, ister inan ister inanma, ama burada çalışmana sevindim. | Open Subtitles | شكرا لك, ولكن فعلاً ليس عليك القلق, أنا بخير |
Ama artık endişelenmene gerek yok, dostum! | Open Subtitles | ليس عليك القلق بخصوص هذا بعداً الآن، يا صديقي |
Ama bunun için endişelenmene gerek yok. Bunu halletmek bizim işimiz. | Open Subtitles | لسنا متأكدين من ذلك بعد , لكن ليس عليك القلق بشأن ذلك |
Bak, endişe etmene gerek yok bu iş bittiği zaman hiç önemi kalmayacak. | Open Subtitles | ليس عليك القلق حيال الأمر متى ما عقدت الصفقة لن يهم شيئاً من ذلك |
En azından artık peşinden koşmam hakkında endişelenmek zorunda değilsin. | Open Subtitles | على الأقـل ليس عليك القلق مـن مطـاردتـي لك بعـد الآن |
Ama endişelenme, çünkü şu andan itibaren, artık etrafında olup sana acı çektirmeyeceğim. | Open Subtitles | لكن ليس عليك القلق لأن منذ الآن، لن أكون بالجوار لأتسبب لك بمكروه |
Bu konuyu dert etmenize gerek yok. | Open Subtitles | ليس عليك القلق بشأن هذا |
Neyse ki bu dizi ölçülü olduğundan sansür konusunda endişelenmen gerekmiyor, Tabi, gündüz yayınlanıyor sonuçta. | Open Subtitles | من حسن الحظ ليس عليك القلق بخصوص الرقابة بالمسلسل لأنه وديع. بالطبع، إنه برنامج نهاريّ. |
Kimliğin olmamasının iyi yanı, kimlikli olaylar konusunda endişelenmemiz gerekmiyor. | Open Subtitles | الشيئ الجيد في عدم امتلاكك لها هو انه ليس عليك القلق حول ديونها |
Alan, endişelenmene gerek yok. | Open Subtitles | ألن, ليس عليك القلق انتا تفكر عن شارلي القديم, |
Artık Suzie ile görüşmeyeceğimi bilmeni isterim artık endişelenmene gerek yok. | Open Subtitles | كنت فقط اريد ان اقول لك اني لن ارى سوزي بعد الان لذا ليس عليك القلق |
Böyle bir şeyi asla yapmam. Bunun için endişelenmene gerek yok. | Open Subtitles | لم أكـن لأفعـل شيئـاً كهذا ليس عليك القلق بشأن هذا |
Önceden söylemem gerekirdi ama endişelenmene gerek yok. | Open Subtitles | كان علي أن أخبرك بالحقيقه منذ قبل لكن ليس عليك القلق على مالكوم |
Baba, bir daha beni kaybedeceğine dair endişelenmene gerek yok, tamam mı? | Open Subtitles | أبي، ليس عليك القلق حيال فقداني مجددا، مفهوم ؟ |
Tehlikede olduğumu ya da aklımı kaybettiğimi düşünüp endişelenmene gerek yok. | Open Subtitles | "ليس عليك القلق بأنني قد أكون بخطر "أو قد جن جنوني |
endişelenmene gerek yok tamam mı? | Open Subtitles | مع معالِجَة النُطق , صحيح ؟ لكن ليس عليك القلق حول ذلك , أليس كذلك ؟ |
Ellerin ya da sihir konusunda endişelenmene gerek yok. | Open Subtitles | حسنا ، ليس عليك القلق حول يديك أو السحر على الإطلاق |
O yüzden artık endişelenmene gerek yok. | Open Subtitles | لذا ليس عليك القلق بشأن أي شيء |
Bunu için endişe etmene gerek yok, tamam mı? | Open Subtitles | ليس عليك القلق حيال ذلك، حسناً؟ |
Fakat burada, bunlar için endişelenmek zorunda değilsin. | Open Subtitles | لكن . هنا . ليس عليك القلق من هذه الاشياء |
Ama hazırlık sınıfın hakkında endişelenme. | Open Subtitles | لكن ليس عليك القلق حول فصول المستوى المتقدم |
- Bu konuyu da dert etmenize gerek yok. | Open Subtitles | - ليس عليك القلق بشأن هذا أيضاً - |
David'in ölümüyle, seninle yaptığı telefon görüşmesi arasında bir bağlantı olduğu hususunda endişelenmen gerekmiyor. | Open Subtitles | ... ليس عليك القلق حول وجود إرتباط ما بين موت دايفيد بالمر و المحادثة التى جمعتكما سوياً |
Kimliğinin olmamasının iyi yanı ise, kimlik hırsızlığı konusunda endişelenmemiz gerekmiyor. | Open Subtitles | الشيئ الجيد في عدم امتلاكك لها هو انه ليس عليك القلق حول ديونها |