Bak, evlat. Bütün bunları yapmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | نظر يافتي, ليس عليك فعل اي شئ علي الاطلاق |
Bak, bunu yapmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | أتعلم؟ ليس عليك فعل هذا لستُ ثملة أو شيء من هذا القبيل |
Bunu yapmak zorunda değilsin. Evin yerini biliyoruz. | Open Subtitles | ليس عليك فعل هذا ، إننا نعرف مكان القصر الذي يوجد فيه الأولاد |
Davada yardımımı almak için bütün bunları yapmana gerek yok. | Open Subtitles | ليس عليك فعل كل هذا لمجرد الحصول على مساعدتي بخصوص القضية |
Tamam, haklsın, hadi gidelim, bunu yapmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | حسنا , حسنا .. لنذهب .. ليس عليك فعل هذا |
Çok riskli olduğunu düşünüyorsan bunu yapmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | إنظر ، لو أنك تشعر أن هذا خطر للغاية ليس عليك فعل هذا |
İstemediğin sürece bir şey yapmak zorunda değilsin dostum. | Open Subtitles | ليس عليك فعل أي شيء أنت لا تريد أن تفعل يا رجل. |
Bunu yapmak zorunda değilsin. Evin yerini biliyoruz. | Open Subtitles | ليس عليك فعل هذا ، إننا نعرف مكان القصر الذي يوجد فيه الأولاد |
Hiçbir şey yapmak zorunda değilsin. Sadece onlara bildiğimizi söyleme. | Open Subtitles | ليس عليك فعل شيء فقط لا تخبرهم |
Colleen bunu yapmak zorunda değilsin artık. | Open Subtitles | كولين ليس عليك فعل هذا بعد الآن |
Aslında sen de yapmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | .. في الواقع ليس عليك فعل هذا أيضا |
Tamam, sorun yok. Bunu yapmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | اتعلمين هذا , لا بأس . ليس عليك فعل هذا |
Yani bunu benim için yapmak zorunda değilsin. Ben iyiyim. Peki, bak. | Open Subtitles | لذا ليس عليك فعل هذا لأجلي فأنا بخير |
Beni dinle. Bunu yapmak zorunda değilsin! | Open Subtitles | حسناً اسمعيني، ليس عليك فعل هذا |
Burada bunların hiçbirini yapmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | ليس عليك فعل اي شيء من هذا هنا |
Bunu yapmak zorunda değilsin. Parayı alabilirsin. | Open Subtitles | ليس عليك فعل ذلك يُمكنك أن تأخذ المال |
Poker, dışında bir şey yapmana gerek yok. | Open Subtitles | ليس عليك فعل أيّ شيءٍ عدا لعب البوكر فقط. |
Geber orospu çocuğu! Bunu yapmana gerek yok kardeşim. | Open Subtitles | مت يا أبن العاهرة لا تفعل ليس عليك فعل ذلك يا أخي |
- Bunu yapmak zorunda değilsiniz. Zorundayım. Geç kaldınız. | Open Subtitles | ـ ليس عليك فعل هذا ـ اجل سافعل انت متأخر |
Bunu yapmana gerek yoktu. | Open Subtitles | حسنٌ، ليس عليك فعل ذلك يمكنك العودة إلى المنزل |
Buna hiç gerek yoktu. | Open Subtitles | ليس عليك فعل هذا |
Buna yapman gerekmiyor? | Open Subtitles | ليس عليك فعل ذلك |
Hiçbir şey yapmanıza gerek yok. Rıza göster yeter. Bir de hoşnut görün. | Open Subtitles | ليس عليك فعل أي شيء سواء الموافقة على ذلك والشعور بسعادة |
Şarkı yapman gerekmez. | Open Subtitles | أعني ليس عليك فعل ذلك. |
Bunu yapmaya mecbur değilsin. | Open Subtitles | ليس عليك فعل ذلك |