Hepsi bu kadar değil. Kayıtlı mahkumlar işi sabote ettiler. | Open Subtitles | وهذا ليس كل شيء فالسجناء الجنود يخربون العمل |
Hepsi bu kadar değil. İstanbul'da 1000 cami vardır. | Open Subtitles | و هذا ليس كل شئ إسطنبول مدينة الألف مسجدِ |
Vücut için yeterli ama tüm motor becerilerimiz için değil. | TED | الهيئة نعم ، ولكن ليس كل المهارات الحركية التي لدينا. |
- Her şeyi değil. Vizon Kürküm kalıyor. Bu yanlış mı? | Open Subtitles | كلا ، ليس كل شيء ، فأنا لا زلت أحتفظ بسترة فرو المانك ، هل ذلك خطأ؟ |
Daha işimiz bitmedi. Cücelerimin başka yetenekleri de var. Bir oyuncuya bu kart gelirse, o oyuncu o eli kaybeder. | Open Subtitles | لكن هذا ليس كل شىء عندما تهاجم الجوزاء اى فرد تأخذ ورقه من يده |
Hepsini değil, sadece basit olanlarını; televizyon telefon radyo gibi. | Open Subtitles | ليس كل الموجات، ولكن الأساسيات منها مثل التلفاز الهاتف والراديو |
Hafızam geri geldi Hepsi değil ama bir kısmı | Open Subtitles | لقد عادت ذاكرتى ليس كل شئ , ولكن جزء منها |
Siz bütün gazetecilerin, kalbinizin bir yerinde gömülü bir roman yok mu? | Open Subtitles | لا ليس كل رفاق الصحيفة حصلوا علي رواية دفن مكان ما قلبك؟ |
Borcum bu kadar değil, farkındayım. Ancak 700 avro az bir meblağ değil. | Open Subtitles | هذا ليس كل المبلغ صحيح ، لكن سبع مائة يورو |
Hepsi bu kadar değil. | Open Subtitles | حسنً ، هذا ليس كل شيء عندما كنت في مقطورتها |
Ama hepsi bu kadar değil. ADAM buraya doğru geliyor. | Open Subtitles | هذا ليس كل شئ الرجل فى طريقة إلى هنا |
Kadın dindar,ama hepsi bu kadar değil. | Open Subtitles | نعم، هي دينيّة، لكنّ ذلك ليس كل شيء |
tüm kurallara değil , efendim, ama Altın Kural, bence herkes için böyle. | Open Subtitles | ليس كل القواعد سيدى.. إلا القاعدة الذهبية التى أعتقد أنها تنطبق على الجميع |
tüm savaşlara değil, Sarge. Başkanın çok yalan söylediğini düşünüyorum. | Open Subtitles | ليس كل الحروب سيدي لكن أظن أن الرئيس يكذب كثيرا |
- Sanırım istediğin her şeyi elde ettin. - Her şeyi değil Jane. | Open Subtitles | أعتقد أنك حصلت على كل ماتريد ليس كل شيء جاين |
- Her cumartesi değil. Hele geceleri asla. | Open Subtitles | ، ليس كل سبت و ليالي السبت لا أعمل مطلقاً |
Baba, bu kadarla da bitmedi, çizgi romanlardan oluşan kule arkamı döndüğüm an yüzüme doğru yıkıldı. | Open Subtitles | أبي هذا ليس كل شيء كان هناك برج من المجلات |
Hepsini değil Günün çorbası ne? | Open Subtitles | هل تتذكر كل ماتراة؟ لا ليس كل شىء ماهو طبق الشوربة اليوم؟ |
Hepsi değil ama kısmen sizin hatanız. Bunu inkâr etmenin gereği yok. | Open Subtitles | ليس كل شيء، ولكن جزئياً خطأك ولا فائدة من إنكار ذلك. |
Yalnızca bir çocuktum ama bütün çocuklar bunu yapmaz. | TED | أعني، أعرف أنني كنت طفلة فقط لكن ليس كل الأطفال يفعلون هذا. |
herkesin buna sıcak bakmayacağını düşünmüştüm ve haklı çıktım. | TED | استنتجت أن ليس كل شخص سيتعمق في شخصيتي، وكنت على حق. |
Evet, buradaki gibi barbut ve tek parmak terlikten ibaret değil. | Open Subtitles | نعم، فإنه ليس كل ياهتزي والوجه يتخبط كما هو عليه هنا. |
Senin ve benim çok ortak yanımız var. Tamamen değil ama epeyce çok. | Open Subtitles | أنت وأنا لدينا الكثير من الأشياء المشتركة ليس كل شيء ، لكن الكثير |
İtirafçılık her zaman rütbe indirme veya ölüm tehditleriyle sonuçlanmıyor. | TED | الآن ليس كل الوشاة ينتهي بهم الأمر بتخفيض منزلتهم أو تهديدات بالقتل |
Para herşey değildir derler. Belki öyledir, ama çok işe yarar! | Open Subtitles | سيقولون لكِ أن المال ليس كل شىء ربما,و لكننا بحاجة إليه |