Hepimiz burada, tavanın üstümüze çökmesinden korkmadan oturuyoruz, kontrol ettiğimiz için değil, buradaki binaların sağlamlığından emin olduğumuz için. | TED | نحن هنا، لا أحد منا يخاف أن ينهار علينا السطح، ليس لأننا فحصناه، لكننا لأننا جدا متأكدون أن معايير البناء هنا جيدة. |
Bazen bir durumdan sorumlu oluruz, suçlanacak kişi olduğumuz için değil sadece o durumu değiştirebilecek kişiler olduğumuz için. | TED | أحياناً نكون مسؤولين عن شيءٍ ما ليس لأننا الملامون عنه ولكنّنا وحدنا من يستطيع تغييره. |
Girmek istediğimiz için değil, ama girmek zorunda olduğumuz için ve buna mecburuz. | Open Subtitles | ليس لأننا نريد ذلك ولكن لأننا مجبرون على ذلك وحرى بنا ذلك |
Kıskanıyoruz, kötü insanlar olduğumuzdan değil, ama içimizde kilitlenmiş bir sanatçı olduğundan. | TED | نغار، ليس لأننا أشرار، لكن لأننا نملك فنانون صغار محبسوين داخلنا. |
Akraba olduğumuzdan değil, büyük mutlu bir aile olduğumuz için. | Open Subtitles | ليس لأننا كلنا أقارب... لكن لاننا عائله واحده كبيره... عائلة سعيدة واحدة. |
Sadece Rus olduğumuzdan değil. Tek neden bu değil. | Open Subtitles | و ليس لأننا روس هذا ليس السبب الوحيد |
sadece Hintli olduğumuz için değil gülüşündeki samimiyet... ve gözlerindeki dürüstlük yüzündendi. | Open Subtitles | . ليس لأننا هنديين فقط . ولكن بسبب الإخلاص في الإبتسامة . والصدق في عينيه |
Zorunda olduğumuz için değil. | Open Subtitles | ليس لأننا مـُضطرين لذلك, أتعرفون ما أعنيه ؟ |
Ona ihtiyacımız olduğu için değil ama dizginler elimizde olduğu ve ortada bir mesele olmadığı için. | Open Subtitles | ليس لأننا نحتاجه لكن لأننا لدينا الأحصنة و كل شئ بخير هذا.. |
AIDS'in tedavisini bilmediğimiz için değil. | Open Subtitles | السبب ليس لأننا لانعرف كيف نعالج هذا المرض. |
Sadece doğru istatistikleri Hesapladığımız için değil. Ayrıca, beraber çalıştığımız için. | Open Subtitles | ليس لأننا حسبنا الإحصاءات الصحيحة، ولكن لأننا عملنا معاً |
Farklı türden olduğumuz için değil, öleceğim için! | Open Subtitles | ليس لأننا من أصناف مختلفة هذا لأني سأموت |
Bildiğiniz gibi, insanlık tarihinde ilk kez uzun vadede cinsellik deneyimini bugünlerde tecrübe etmeye çalışıyoruz, 14 çocuk istediğimiz için değil. Bu çocukların çoğu seks yapmayacağı için / hayatta kalmayacağı için daha çok seks yapmamız gerekiyor. Bu sadece kadının evlilik görevi olduğundan değil. | TED | أتعرفون، إنها المره الأولي في تاريخ الجنس البشري حيث نحاول أن نجرب الجنس علي المدي الطويل ، ليس لأننا نريد 14 طفل ، الذين نحن في حاجه إليهم لنملك الأكثر بل لأن العديد من الناس لن يفعلون ذلك، وليس لأنها فقط إحدى واجبات المرأة الزوجية. |
Önemsiz olduğu için değil. Umursamadığımız için değil. | TED | لكن بسبب أنه ساذج. ليس لأننا لا نهتم. |
Bu New York'lu olduğumuz için değil, aynı sandviçi yediğimiz için. | Open Subtitles | كلا، ليس لأننا من "نيويورك"، كلنا نأكل نفس الساندويش |
Zayıf olduğumuzdan değil, güçlü olduğumuzdan yaparlar. | Open Subtitles | هذا ليس لأننا ضعفاء هذا لأننا أقوياء |