Evrakları olmadığı için değil sadece bana göstermek istemediği için. | Open Subtitles | ليس لأنه لا يمتلكهم، ولكنه لا يريدني أن أراها وحسب. |
Zamansız çaldığı için değil ama, onu alacağım çünkü küçük bir hesaplama yaptım. | TED | ليس لأنه رن سابقاً ، ولكنني ساّخذ ذلك الهاتف لأنني حسبت عمليةً حسابيةً صغيرة. |
Yalnızca doğru olan bu olduğu için değil, çünkü entegrasyon sistematik olarak nefretle savaşıyor. | TED | ليس لأنه مجرد الشيء الصحيح لفعله لكن بسبب التكامل يحارب الكراهية باتنظام |
Dişi erkeğini daha iyi yemek taşıyıcı olarak değil de daha iyi bir artist olduğu için seçiyor. | Open Subtitles | ليس لأنه بأفضل مصدر للطعام لكن لأنه أفضل فنان |
Çok açık olması yüzünden değil, zira bununla ilgili sorunum yok. Hayır, ben senin sağlığın açısından kaygılıyım. | Open Subtitles | ليس لأنه فاضح، إذ لا مشكلة لديّ لا، ولكنني قلق بشأن صحتك |
Bunu yapmayacaksınız ve sebebi de şu: sizi durduran birisinin olması değil. | TED | لن تقوموا بذلك، والسبب وراء عدم قيامكم بذلك ليس لأنه يوجد من يمنعكم من القيام بذلك، |
Babama inanmadım, yalancı olduğundan değil ama bu hikâyeyi daha önce hiç duymamıştım. Ve annem bu hikâyeyi doğruladı. | TED | لم أصدق والدي، ليس لأنه كان كاذبًا، ولكنني لم أسمع هذه القصة مسبقًا. وقامت والدتي بتأييد القصة. |
Bence ikinci davranışa sahip olacaklar. Düşünsel olarak doğru olduğu için değil, iyi geçinmelerine yardım ettiği için. | TED | وأتنبأ بأنه سيكون لديهم التصرف الثاني، ليس لأنه صحيحًا من ناحية فلسفية، لكن لأنه يساعدها للبقاء. |
Bu anket yalnızca doğru olduğu için değil, hanımlara çok önemli bir iş yaptırdığı için başarılıydı -- içten içe böbürlenmek. | TED | فكان الاختبار ناجحًا ليس لأنه كان دقيقًا، ولكن لأنه سمح لهؤلاء النساء للقيام بأمر مهم للغاية، التباهي المتواضع. |
İnanılmaz bir alet, sadece bana günde kaç kilokalori yaktığımı söylediği için değil, ama 24 saat boyunca, bütün gün ne yaptığıma da baktığı için. | TED | و هذا الجهاز مذهل ليس لأنه يخبرني كم احرق من سعره حرارية كل يوم ولكنه يخبرني بما فعلته خلال الـ 24 ساعة |
Herkes büyükannesinin ölümünü sarsıcı olduğu için değil, A+'yı garantilediği için yazar. | Open Subtitles | الكل يكتب دائمًا عن موت جداتهم؟ هل تعرف لماذا؟ ليس لأنه مؤلم جدًا |
Ya da babanla soruşturmayı yürüten baş dedektif olduğu için değil kendisini anladığına inandığı için irtibat kuruyordur. | Open Subtitles | او ربما تتصل بوالدك ليس لأنه المحقق الرئيسي في هذه القضية لكن |
doğru olduğu için değil ama bildiklerimize bağlanmak | Open Subtitles | أخشى أن نستمر بالرجوع لبعض ليس لأنه صح,لكن لانه |
Önemli olduğu için değil, başkasından duymanı is ve yanlış anlamanı istemediğimden bunu söyleyeceğim. | Open Subtitles | .. ليس لأنه شيء مهم . بل لأن لاأريدك ان تسمعه من اي شخص آخر |
İşçilerin bir yangını konuşmasının, yangının feciliğinden değil de... | Open Subtitles | في مدينة مُنع العمال فيها من التحدث عن حريق، ليس لأنه سيئ... |
Beni dövdüğü için değil de, bir otorite figürü olduğu için. | Open Subtitles | ليس لأنه يضربني فقط |
Johnnie Cochran, sadece avukatlığından değil de siyahi olduğu için mi alındı? | Open Subtitles | قمتَ بتعيين (جوني كوكران) ليس لأنه محاميّ جيد لكن لأنه أسود؟ |
Demek istediğim, Eğer Antonov yaptıysa, bunu eski karısına duyduğu nefret yüzünden değil, onun çalışmasına duyduğu hayranlıktan yapmış olabilir. | Open Subtitles | مقصدي هو لو أن " أنتونوف " فعلها ربما ليس لأنه نمى كراهيةً لزوجته السابقة بل لأنه مازال مغرماً بعملها |
Bunun sebebi bunun bir çeşit moda ya da heves olması değil. | TED | هذا ليس لأنه بدعة أو شيئًا جديدًا لنفعله. |
Ve cüzdanını aldı, paraya ihtiyacı olduğundan değil adamın kimliğini hemen tespit edemeyelim diye. | Open Subtitles | و من ثم اخذ محفظته ليس لأنه يحتاج للمال لكن كي لا نتعرف عليه فورا |