Öyleyse endişelenecek bir şeyin yok, değil mi? | Open Subtitles | إذن ليس لديك شئ تقلق من أجله أليس كذلك ؟ |
Değil mi? Ben de öyle dedim! Söyleyecek bir şeyin yok. | Open Subtitles | ليس لديك شئ لتقوله أيها القوى, صحيح؟ |
Senin gibi ayaktakımı korkusuz olabiliyor çünkü kaybedecek hiçbir şeyin yok. | Open Subtitles | لان ليس لديك شئ لتخسره لكن ليس أنا لدي حياه بنيتها |
hiçbir şeyin yok ve beni arayıp, yardım için yalvarıyorsun? | Open Subtitles | ليس لديك شئ, ولحد الآن تتوسّل إلي للمساعدة ؟ |
- Söyleyecek bir şeyin yok mu gerçekten? | Open Subtitles | - هل حقآ ليس لديك شئ تقولة ؟ - |
Bayan Bryant, sizde kesinlikle istediğim hiçbir şey yok. | Open Subtitles | سيدة برايانت ليس لديك شئ على الأطلاق أرغب به |
Yakıldığınızda, hiçbir şeyiniz kalmaz. | Open Subtitles | ليس لديك شئ لا نقود .. |
- Kanıtlayacak bir şeyin yok. - Sen korkak bir kedisin, adamım. | Open Subtitles | ـ ليس لديك شئ لإثباته ـ أنت جبان يا رجل |
Artık borçlanacak bir şeyin yok. | Open Subtitles | الآن، ليس لديك شئ تدين به |
O zaman kaybedecek bir şeyin yok. | Open Subtitles | اذا ليس لديك شئ تخسرة |
O zaman yapacak daha iyi bir şeyin yok. | Open Subtitles | إذاً ليس لديك شئ اخر لفعله |
Başka diyecek bir şeyin yok mu? | Open Subtitles | ليس لديك شئ آخر لتخبريني به؟ |
Ayrıca kardeşinden başka hiçbir şeyin yok. | Open Subtitles | بالاضافة , ليس لديك شئ لتعود للمنزل إليه عدا شقيقك |
Ama bak, utanacağın veya rahatsız olacağın hiçbir şeyin yok. | Open Subtitles | ولكن انظري أنت ليس لديك شئ لتخجلي منه |
- hiçbir şeyin yok ve ben aslarımla kazanıyorum. | Open Subtitles | ليس لديك شئ وانا افوز باك مرتفع |
Söyleyecek hiçbir şeyin yok mu? | Open Subtitles | ليس لديك شئ تقوله؟ |
Elinde hiçbir şey yok. Kimmiş bakalım külüstür? | Open Subtitles | صحيح ليس لديك شئ من الأحمق الان؟ |
Senden istediğim hiçbir şey yok. Nişanlandığım için çok mutluyum. | Open Subtitles | ليس لديك شئ مما أريده |
Yakıldığınızda, hiçbir şeyiniz kalmaz. | Open Subtitles | ليس لديك شئ لا نقود .. |