Bütün bu harika iddialara rağmen, ortada sözünüzden başka kanıt yok. | Open Subtitles | بعد كل هذه الإدّعاءات الرائعة ليس لدينا أدلة ولكن كلمتك |
İçeri almak için gerekli kanıt yok. | Open Subtitles | ليس لدينا أدلة على القيام باعتقالات. |
Yani elimizde hiçbir kanıt yok, ...ve en muhtemel şüphelimiz Arthur Amca'nın, ...cinayetin işlendiği zamanda oto tamir işinde olduğuna dair üç tanığı var. | Open Subtitles | إذن، ليس لدينا أدلة والمشتبه به الأول، العم (آرثر) لديه ثلاث شهود يؤكدون وجوده في عمله بورشة التصليح |
Henüz kesin bir kanıtımız yok ama belirtilere bakarak "dünya dışı hayat yok" demek de pek mümkün değil. | Open Subtitles | بالطبع ليس لدينا أدلة قاطعة بعد ولكن اعتماداً على الأدلة يمكننا تماماً استبعاد وجود حياة خارج كوكب الأرض |
Yüksek ihtimalle öyle. Fakat sadece şüphe ediyoruz. kanıtımız yok. | Open Subtitles | كلا، إنه من الممكن جدا، ولكن لدينا اشتباه فقط ليس لدينا أدلة |
Onu tutuklamak için yeterli kanıtımız yok. | Open Subtitles | ليس لدينا أدلة كافية للابقاء عليها |
Çünkü girenin o olduğuna dair sağlam kanıtımız yok. | Open Subtitles | ليس لدينا أدلة دامغة أنه الفاعل |
Boğazımızı temizleyecek kadar bile kanıtımız yok. | Open Subtitles | المشـكلة أنه ليس لدينا أدلة |
Fazla forensik kanıtımız yok. | Open Subtitles | ليس لدينا أدلة تشريح كثيرة |
Wong Po'yu içeri tıkmak için yeterince kanıtımız yok. | Open Subtitles | ليس لدينا أدلة كافية ضد( ونجبو ) |