Cumartesi günü evleniyorum. Buna ayıracak vaktim yok. | Open Subtitles | أنا سأتزوج هذا السبت أنا فقط ليس لدي الوقت لذلك |
Dell, şu an sana ayıracak vaktim yok. | Open Subtitles | يجب ان أكلمك ديل,ليس لدي الوقت لمحادثتك الان |
Bakın, böyle saçmalıklar için hiç zamanım yok! | Open Subtitles | الآن انتبهي ، ليس لدي الوقت لهذا الهراء |
Gerçekten takdir ettim ama şu an hiç vaktim yok. | Open Subtitles | وأنا أقدر ذلك حقا , ولكن ليس لدي الوقت الآن. |
Bu saçmalıklar için vaktim yok. | Open Subtitles | أتعرف , أنا حقا ليس لدي الوقت لهذا الهراء |
Uzun uzun davalara vaktim yok benim. | Open Subtitles | ليس لدي الوقت الكافي لمجادلات طويلة |
Konuşacak vakit yok. Gidebilir miyim? | Open Subtitles | ليس لدي الوقت للكلام، هلّا تحركت ؟ |
Bana nasıl yaşayacağımı söyleyen insanlara ayıracak zamanım yok. | Open Subtitles | ليس لدي الوقت ليقول لي أحد كيف أعيش |
- Hayır, laboratuvarda uzun bir kuyruk var. - bekleyecek vaktim yok. | Open Subtitles | ـ لا , التحاليل كثيرة جداً ـ أنا ليس لدي الوقت لهذا |
- Bak dostum, böyle saçmalıklara ayıracak vaktim yok tamam mı? | Open Subtitles | - انظر يا رفيق ليس لدي الوقت لهذا الهراء , حسنا؟ |
Cumartesi günü evleniyorum. Buna ayıracak vaktim yok. | Open Subtitles | سأتزوج هذا السبت ليس لدي الوقت |
Erkek arkadaşa ayıracak vaktim yok. | Open Subtitles | ليس لدي الوقت من اجل صديق حميم |
Özür dilerim, ama buna hiç zamanım yok, tamam mı? | Open Subtitles | متأسفة، ليس لدي الوقت لهذا الآن؟ |
ve eğer zamana ihtiyacı varsa, benim hiç zamanım yok. | Open Subtitles | وحتى اذا فعل، فأنا ليس لدي الوقت |
Suç mahallini temizlemek için hiç zamanım yok çünkü. | Open Subtitles | لأن ليس لدي الوقت لأُنَظِف مسرح الجريمة |
Orada o kadar çok fotoğraf vardı ki, o yüzden çoğu grafik tasarımcısı arkadaşlara gelmelerini rica ettim, benimle poster yapmak için, çünkü hiç vaktim yok . | TED | أقصد، الكتير من الصور، لذلك طلبت من أصدقائي الذين أغلبهم من مصممي الجرافك، ان يأتوا ويصنعوا الملصقات معي، لأن ليس لدي الوقت. |
Bunun için hiç vaktim yok. Üstelik biliyorsunuz öğretmenlik yapıyorum ve bunu çok seviyorum. | Open Subtitles | ليس لدي الوقت كذلك , فكما تعلمون لدي |
Kahrolası bir felç için vaktim yok, buradan diğer yola geçmeliyiz. | Open Subtitles | ليس لدي الوقت لمعوق حقير لأني سأخرج من هنا بطريقه , أو أخرى |
Biliyorsun ki, hokey maçı için vaktim yok. | Open Subtitles | ليس لدي الوقت لمباريات الهوكي. أنت تعرف ذلك. |
Buna vaktim yok benim. Gitmem lazım dostum. | Open Subtitles | ليس لدي الوقت لهذا ، يجب أن أذهب |
Fi, Frank'in aklına gelen her kötü fikirde seni aramaya vaktim yok benim. | Open Subtitles | في , ليس لدي الوقت لأتصل بكِ |
Açıklayacak vakit yok şimdi. | Open Subtitles | ليس لدي الوقت الكافي لأشرح الأمر الآن. |
Kevin, şu an buna ayıracak zamanım yok. | Open Subtitles | كيفين " ليس لدي الوقت لهذا حالياً " |
Ne yazık ki bekleyecek vaktim yok. | Open Subtitles | - لسوء الحظ , ليس لدي الوقت الكافي للإنتظار |