"ليس لعبة" - Translation from Arabic to Turkish

    • oyuncak değil
        
    • oyun değil
        
    • oyunu değil
        
    • bebek değil
        
    • oyuncak olmayan
        
    • oyuncak değildir
        
    • bir oyun değildir
        
    • oyuncak olmadığını
        
    - Ama Benjy, Mr. Monk oyuncak değil. - Kesinlikle öyle. Open Subtitles ـ لكن بنجي، السيد مونك ليس لعبة ـ بالتأكيد لا
    * O küçük bir çocuk, oyuncak değil sallama, sallama, bebeği sallama * Open Subtitles إنه طفل صغير, إنه ليس لعبة لا تهزي الطفل
    oyuncak değil o. Ve sen kurbanı incelemeliydin. Open Subtitles إنّه ليس لعبة وأنتَ من المفترض أنْ تفحص الضحيّة
    Şarap tadımı saçma bir oyun değil baba. Çok saygı duyulan bir yetenek. Open Subtitles أبي تذوق النبيذ ليس لعبة سخيفه أنها مهارات عاليه و رفيعه
    Herzaman hiçbir şeyi yoktu. Bu taş, kağıt, makas oyunu değil. Open Subtitles لقد كانت دوماً بلا شيء إنها ليس لعبة (صخرة، ورقة، مقص)
    Yaptığın büyü, kullanabileceğin ya da test edebileceğin bir oyuncak değil, Merlin. Open Subtitles السحر ليس لعبة لك لتستخدمة او تسئ استخدامه كما تريد
    Bu bir oyuncak değil, stres atıcı. Open Subtitles إنه ليس لعبة إنه آلي بعواطف. وأنا لا ألعب، أنا مُختبئ
    Çocuk iyi görünüyor. Şeytan çıkartma oyuncak değil. Open Subtitles الولد بخير طرد الارواح ليس لعبة يستهان بها
    oyuncak değil o, koduğumun aptalı. Open Subtitles هذا ليس لعبة أيها المغفل إنه مشحون
    oyuncak değil o. Open Subtitles إنه ليس لعبة , هل يمكنني إسترجاعه ؟
    Ama biliyorsunuz, oyuncak değil bu. Open Subtitles ولكن، اتعلم، ذلك الجهاز ليس لعبة
    oyuncak değil bu. Bu bir silah. Anladın mı? Open Subtitles هذا ليس لعبة هذا سلاح ، مفهوم؟
    Aslında bir oyuncak değil, oyuncak değil. Open Subtitles في الواقع هذا ليس لعبة، ليس لعبة
    Korna oyuncak değil. Open Subtitles المنبه ليس لعبة
    O oyuncak değil, o benim gönlüm. Open Subtitles فهو ليس لعبة بل هو قلبى ربى
    Bu belli ki, artık eğlenceli bir oyun değil. Open Subtitles هذا من الواضح ليس لعبة صغيرة ظريفة من بعد الآن
    Spencer, bu bir oyun değil. Seni gerçekten de bıçaklayacak. Open Subtitles سبينسر,هذه ليس لعبة الحاكم أنه سوف يطعنك بالكاد
    Kendime yatırım yapacaksam ameliyat olmalıyım ameliyat için de para gerekli, bu oyun değil yani. Open Subtitles اريد إعادة تهيئة نفسي و أحتاج تلك الجراحآت و الجراحات تكلف أموال كثيرة و هذا ليس لعبة مضحكة
    Sevgili kardeşim. Evlilik çocuk oyunu değil, hayatında önemli kararlar vermektir. Open Subtitles أختي العزيزة الزواج ليس لعبة أطفال.
    - İsmi... - Bir bebek değil. Open Subtitles ...ـ هل هى ـ إنه ليس لعبة
    Hani bir oyuncak mağazasına girersin ve oyuncak olmayan şeyleri görürsün ya, onların nereye konacağını ben söylüyorum. Open Subtitles تعرف اذهب للمحل واي شيئ ليس لعبة اقرر اي رف يكون به
    - Ama iyilik oyuncak değildir. Open Subtitles لكن فعل الخير ليس لعبة
    - Atmayacaksın, hem parende atmak bir oyun değildir. Open Subtitles لن تضطر لذلك , جر العربات ليس لعبة با غبي
    Şimdi, geri döndüğün zaman umarım o civcivin oyuncak olmadığını hatırlarsın! Open Subtitles الان عندما ترجعى اتمنى ان تعرفى ان الفرخ ليس لعبة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more