Zengin... ya da ünlü olmak için değil, ama... kendini ifade etmek için. | Open Subtitles | ليس لكي تصبح غنياً أو شهيراً أو أي شيء آخر ولكن لكي تعبر عن نفسك |
Bakın, bu iş böyle yürümüyor. Siz belgesel için buradasınız, işin içine girmek için değil. | Open Subtitles | أنظر, لا تجري الأمور هكذا أنت هنا لكي توثّق الفيلم ليس لكي تورط نفسك |
Prensesin onurunu korumak için değil gerçeği gizlemek için. | Open Subtitles | ليس لكي يحمي كرامة الاميرة ولكن ليخفي الحقيقة بأنها |
Onu yeni iş getirsin diye aldık, eskilerini kaybetsin diye değil. | Open Subtitles | وظّفناه لكي يجلب لنا عملاء جدد ليس لكي نخسر عملائنا |
Sizi demiryolumu yapasınız diye işe aldım. Eski kölenizle çamurun içinde güreşesiniz diye değil. | Open Subtitles | عيّنتكَ لكي تدير هؤلاء الرجال لكي يبنواْ سكّتي الحديديّة، ليس لكي تتصارع مع العبيد |
Davanıza uyan teoriyi gözüm kapalı kabul etmeye değil. | Open Subtitles | . و ليس لكي أدعم أيّ نظريّة تؤيد قضيتكِ |
Ama yardım için değil. | Open Subtitles | سيأتي عدواً ولكن ليس لكي يساعده |
Onu öldürmek için değil, seni kışkırtmak için. | Open Subtitles | ليس لكي يقتلهُ ، لكن ليجذُب أنتباهك |
Sadece karşılık vermesi için değil. | Open Subtitles | ليس لكي تستجيب فقط |
Şüphesiz torununu görmek için değil. | Open Subtitles | مؤكد ليس لكي يرى حفيدته |
Benim yolumu tıkamak için değil. | Open Subtitles | ليس لكي تزعجوني (بالاغان), |
- Bu senin için değil. | Open Subtitles | -انه ليس لكي |
Bu yüzden kendi dairemden vazgeçtim. Eski yosmalarının hayaletleriyle dolu mikroplu çakışma evinde kalayım diye değil! | Open Subtitles | لهذا تخليت عن شقتي ليس لكي أعيش على وسادة مزقها المرض والمُضاجعة |
Çocuklarının resimlerini tutturasın diye değil. | Open Subtitles | ليس لكي تُعلِّق أعمال أولادك الفنية |
Davanıza uyan teoriyi gözüm kapalı kabul etmeye değil. | Open Subtitles | . و ليس لكي أدعم أيّ نظريّة تؤيد قضيتكِ |