Bu gece bir fahişe tuttum, ama Düşündüğün gibi değil. | Open Subtitles | لقد اصطحبت عاهرة الليلة لكنه ليس ما تظنه |
Düşündüğün gibi değil, tamam mı? | Open Subtitles | هذا ليس ما تظنه حسنا؟ |
Düşündüğün gibi değil. | Open Subtitles | إنه ليس ما تظنه |
Aslında düşündüğün şey değil, patron. | Open Subtitles | حسناً، إنه ليس ما تظنه أيها الرئيس. |
Sandığınız gibi değil. Tiffany'yle yatmıyordum. | Open Subtitles | (هذا ليس ما تظنه, لم أكن أنام مع (تيفاني |
Düşündüğünüz gibi değil, Şerif. | Open Subtitles | هذا ليس ما تظنه يا حضرة العميد |
Düşündüğün gibi değil. | Open Subtitles | هذا ليس ما تظنه |
Bu hiç de Düşündüğün gibi değil. | Open Subtitles | هذا... هذا ليس ما تظنه على الإطلاق. |
Düşündüğün gibi değil. | Open Subtitles | ذلك ليس ما تظنه. |
Hiç Düşündüğün gibi değil. | Open Subtitles | و ليس ما تظنه |
Düşündüğün gibi değil. | Open Subtitles | ليس ما تظنه. |
-Koç, Düşündüğün gibi değil. | Open Subtitles | -يا مدرب, إنه ليس ما تظنه . |
Tom, bu Düşündüğün gibi değil. | Open Subtitles | توم) هذا ليس ما تظنه) |
Düşündüğün gibi değil Coulson. | Open Subtitles | هذا ليس ما تظنه يا (كولسون). |
Sandığınız gibi değil. | Open Subtitles | هذا ليس ما تظنه |
Elbette ama Düşündüğünüz gibi değil. | Open Subtitles | بالتأكيد لكن الأمر ليس ما تظنه |
- Aman Tanrım. - Düşündüğünüz gibi değil. | Open Subtitles | اوه يا مسيح هذا ليس ما تظنه |