"ليس مهتماً" - Translation from Arabic to Turkish

• ilgilenmiyor
• ilgi duymuyor
• ilgilenmediğini
• hevesli değil
• umurunda değil

Biliyorum. Ama binbaşı penisilinle ilgilenmiyor.
أنا أعرف كل ذلك، ولكن الجنرال ليس مهتماً بالبنسلين

Fakat Robert patlamaların kendisi ile ilgilenmiyor.
لكن روبرت ليس مهتماً حقيقةً في الإنفجارات ذاتها

Clark gazetecilikle o kadar ilgilenmiyor zaten.
"كلارك" ليس مهتماً بالصحافة إلى هذا الحد

Oğlun jimnastiğe ilgi duymuyor ama sen, onu jimnastik yapması için zorluyorsun.
إبنك ليس مهتماً بالرياضة فتدفعه إلى الرياضة

Doktor giderken bir araştırma görevi ile ilgilenmediğini gayet net bir şekilde belirtmişti.
انظر، الدكتور أعلنها صريحة عندما استقال انه ليس مهتماً بوظيفة الباحث

Francis, öğrenmeye hevesli değil.
فرانسيس ليس مهتماً بالتعليم

Sanırım yaptığın veya yapmadığın şey umurunda değil.
..أعتقد أنّه ليس مهتماً سواء قمتِ بفعلها أم لا ..

Kusura bakma ama Jimmy ilgilenmiyor.
إنظري، أنا آسف، لكن "جيمي" ليس مهتماً فقط

- Seninle ilgilenmiyor, salak kız.
ليس مهتماً بمرافقتك أيتها المغفلة.

İlgilenmiyor tamam mı? Yürü.
إنه ليس مهتماً ، حسناً ؟

- Paranla ilgilenmiyor. Durumla ilgileniyor.
هو ليس مهتماً بأموالك.

Hayır, o işle ilgilenmiyor.
لا , انه ليس مهتماً بهذا

Babam gibi, soğuk ve mesafeli duruşunun altında aşırı duygusal ve şefkatli biri olur diye düşünmüştüm ama o hiçbir şeyle ilgilenmiyor.
لكنه ليس مهتماً بأيّ شيء، عدا كلابه! حاولي ألاّ تقسي على نيافته، يا (جي)

Anlaşılan artık ilgilenmiyor.
أتضح أنه ليس مهتماً

Tanrı teknolojiye ilgi duymuyor.
الله ليس مهتماً بالتكنولوجيا! *** أستغفر الله العظيم ***

Howard işle yakından ilgilenmediğini açıkça söyledi.
ليس هنالك سر مخفي هوارد"... ليس مهتماً بالعمل

Nick Burkhardt'ı tanıdığını ve bu işle ilgilenmediğini söyle gitsin.
. قولي له أنك (تعرفين (نيك بريكهارت وأنه ليس مهتماً بأي من هذا.

Kurbanlar, ruhlar ya da bana olan şeyler Bryan'ın umurunda değil, tamam mı?
برايان ليس مهتماً لا بالأشباح ولا بالضحايا أو أي شيئ متعلق فيني