Teknik olarak, bu bir randevu değil. Randevu olduğunu söylemedim. | Open Subtitles | عملياً، فهو ليس موعداً عاطفياً أنا لم أؤطره كـموعد أبداً |
Sorun değil. Ama şunu anlaman gerek, bir randevu değil. | Open Subtitles | ليست مشكلة، لكنني أريدك أن تفهم أن هذا ليس موعداً |
Bunun uygun olacağını sanmıyorum Hadi ama, bu bir randevu değil | Open Subtitles | تعرفين أنا أنا معلمك الخصوصي لست أكيداً بأن هذا مستحب هيا، ليس موعداً |
Ama bu bir buluşma değil. | Open Subtitles | لكن هذا ليس موعداً غرامياً لذا سأسألكِ مجدداً |
Tekrar söyleyeceğim, sonra gazeteye ilan vereceğim. Biz Çıkmıyoruz. | Open Subtitles | سأقولها مرة أخرى ثم سأضطر لطبع ملصقات، "هذا ليس موعداً" |
Hoştu ama randevu değildi. | Open Subtitles | كان لطيفاً لكنه ليس موعداً |
Bu bir randevu değil. Bir vaka üzerinde çalışıyoruz. | Open Subtitles | هذا ليس موعداً غراميّاً نحن نعمل على حالة |
Bu bir randevu değil.Biz profesyonel ilişkimizi yavaşlatma hakkında ve ne yapılabilir onu konuşacağız. | Open Subtitles | حسناً ليس موعداً .. سوف نتحدث عن مستقبل علاقتنا المهنية |
- Bir randevu değil. Peki, buraya nasıl geldin? | Open Subtitles | إنه ليس موعداً غراميّاً إذن , كيف إنتهى بكِ الحالُ هنا ؟ |
Hayır randevu değil. Grup olarak takılmak. | Open Subtitles | لا, ليس موعداً إنه أشبه بتسكّع جماعي |
Yani randevu değil dedi ama sonra üstüne atladı. | Open Subtitles | إذاً يقول أنه ليس موعداً ثم يضاجعك |
Hayır Johhny, bu bir randevu değil. | Open Subtitles | لا جوني , إنه ليس موعداً , حسناً |
O yemek içindi. Ciddi bir randevu değil. | Open Subtitles | . موعد عشاء ، ليس موعداً موعداً |
Aynı fikirdeyim. Kesinlikle bir randevu değil. | Open Subtitles | موافق، إنه ليس موعداً بالتأكيد |
Bu randevu değil. | Open Subtitles | . إنه ليس موعداً |
Bir buluşma değil. Ayrıca, bu söylediğin ırkçılık. | Open Subtitles | إنه ليس موعداً غراميا, وهذه عنصرية |
Bu kesinlikle bir buluşma değil. | Open Subtitles | انه تماماً تماماً ليس موعداً غرامياً |
Çıkmıyoruz. İş mevzusu bu. | Open Subtitles | هذا ليس موعداً ، إنه أمر يتعلق بالعمل |
Noah, bu gerçek bir randevu değildi. | Open Subtitles | نواه) هذا ليس موعداً غرامياً فعلياً) |
Evet, bu flört olmaz. | Open Subtitles | حسنٌ .. هذا ليس موعداً |
randevu falan değil yani. | Open Subtitles | ليس موعداً أو أي شيء |
Ben onu hiçbir şey için kandırmadım ve bu bir çıkma değil. | Open Subtitles | لم أخادعها لشيء، وهو ليس موعداً. |
Bence işin güzel tarafı da oydu zaten. Çünkü tam bir randevu sayılmaz. | Open Subtitles | أعتقد أن هذا ما كان رائعاً فيه أنه ليس موعداً بالمعنى الحرفي |
Bu bir çıkma falan değil. Ben kızoğlan değilim, biz evli değiliz, ben senin karın değilim! | Open Subtitles | هذا ليس موعداً رجولياً لست لوطياً |