Kıza acele etmesini söyle. Güney tarafında bir şey yok. | Open Subtitles | قل لها ان تستعجل، ليس هناك شئ في الجانب الجنوبي. |
Dünyada sen ve annen için yapmayacağım bir şey yok. Anladın mı? | Open Subtitles | ليس هناك شئ جيد علي وجه الأرض لم أفعله لك ولأمك، أتفهم؟ |
Biliyorum, ama tedavi olurken, cesaretlendirmek kadar iyi gelen bir şey yok. | Open Subtitles | أعلم و لكن ليس هناك شئ مشجع كثيرا عندما تكون في المشفي |
Öğrenecek hiçbir şey yok, yani hepiniz boşa zaman harcıyorsunuz. Evinize gidin. | Open Subtitles | ليس هناك شئ لتتعلمه لذا انتم جميعا تضيعون وقتكم , اذهبوا للبيت |
Şef, anlamıyorsun, yapacak bir şey yoktu. | Open Subtitles | جيف, انت لاتفهم ليس هناك شئ نستطيع فعله |
Mükemmel olan bir şey yoktur, değil mi? | Open Subtitles | آجل ، لكن ليس هناك شئ مثالي ، أليس كذلك؟ |
Heyecanlanacak bir şey yok. Gerçekten. Aptalca. | Open Subtitles | ليس هناك شئ يجعلكِ متوترة حقاً ، هذا سخيف |
Hayır. Yanlış duygular değil bunlar. Çünkü bunda yanlış bir şey yok. | Open Subtitles | لا ، إنها ليست مشاعر خاطئة لأنه ليس هناك شئ خطأ |
- bir şey yok demiştim. - Randall'la aranda bir sorun yok, değil mi? | Open Subtitles | اخبرتك ليس هناك شئ هل كل شئ بينك وبين راندال بخير |
-Burada bilinecek bir şey yok. -İbret olması için asalım o halde. | Open Subtitles | . ليس هناك شئ للنعرفة . حسناً ، أشنقة إذن ، على سبيل المثال |
Biliyorum. Ama senin için bir şeyler yapmak istedim. Sahip olmadığın bir şey yok. | Open Subtitles | انا اعرفمع انني اردت أن افعل شيئا لأقدمه لك لكن ليس هناك شئ يمكنني أن اقدمه لك , أليس كذلك ؟ |
Hurdadan başka bir şey yok o gemide. | Open Subtitles | ليس هناك شئ و لكن نجده الانقاذ على هذه السفينه |
Pittsburgh'da izleyecek bir şey yok diye şikayet ederdim ama cidden bir şey yok. | Open Subtitles | كنت اتذمر دائما ان فى بيتسبورج لا شئ على التلفاز لكن حقا, ليس هناك شئ على التلفاز |
Sadece kapasitörler, özel bir şey yok. Bundan daha rahatlatıcı bir şey yok, değil mi? Sadece arkanıza yaslanın. | Open Subtitles | فقط المكثفات العادية ليس هناك شئ مهم فقط استرخ |
Ama senin için yapabileceğim bir şey yok. | Open Subtitles | لكن ليس هناك شئ أنا أستطيع القيام بذلك لأجلك |
Bu yüzden sizi ilgilendirecek bir şey yok. | Open Subtitles | بالتالى ليس هناك شئ محدداَ يسترعى اهتمام سعادتك |
Seni temin ederim, Morning ile aramızda hiçbir şey yok. | Open Subtitles | أنا أؤكد لك ..ليس هناك شئ يدور بيني وبين مورنينق |
Bu konuda yapabileceğiniz hiçbir şey yok. | Open Subtitles | و ليس هناك شئ أنتم يا بنات يمكن أن تفعلوه عن ذلك أوه، حسناً؟ |
Ama orada tank parçalarından başka hiçbir şey yok. Yalnızca görüntüyü çekin ve kaçın. Ve Nate arkanızda. | Open Subtitles | ليس هناك شئ سوى بعض الدبابات احصل على الشريط واهرب |
Chloe, istesen bile yapabileceğin hiç bir şey yoktu. | Open Subtitles | كلوي) ، ليس هناك شئ بإستطاعتك فعله) حتى ولو أردتي ذلك |
Gönüllülerin heyecanından daha güçlü bir şey yoktur. | Open Subtitles | ليس هناك شئ أقوي من قلب متطوع يا جاك |
Ve siz kızların bu konuda yapabileceği hiçbirşey yok. | Open Subtitles | و ليس هناك شئ أنتم يا بنات يمكن أن تفعلوه عن ذلك |
Kavga edecek bir konumuz yok. Birbirimizden nefret etmiyoruz. | Open Subtitles | ليس هناك شئ لنتقاتل حوله ونحن ايضا لانحصل على الملل من بعضنا |
O zaman hiç bir şeyin önemi yok mu? | Open Subtitles | أذاً ليس هناك شئ ؟ |