"ليشهد" - Translation from Arabic to Turkish

• tanıklık
• ifade
• tanık
• şahidim
• şahit
• şahitlik

Başkalarının tanıklık etmesi için, faziletlerinin yaşayan bir örneği olmak istiyorum.
عسى أن أكون مثالًا حيًّا عن ذوي النعمة ليشهد ويعتبر الآخرون.

tanıklık ettirirler.
هو أنهم يلتفون حول واحد منا ويحاولون أن يقلبوة على الآخرين ليشهد ضدهم

Bak, Harvard'a gittiğine dair ifade verecek birilerine ihtiyacın var.
أنت سوف تحتاج شخصاً ليشهد أنك ذهبت إلى هارفارد

O adamların aleyhine ifade vererek büyük cesaret gösterdi.
و شجاع جداً ليشهد ضد هؤلاء الرجال

Buna sahip olmak isteyen her kurt gelip düğüne tanık olmalı.
لأيّ مذؤوب يودّ ويحتاج المجيء ليشهد الزفاف.

Tanrı şahidim olsun ki, böyle olacağını bilseydim ona yardım etmezdim.
، ليشهد علي الرب ما كُنتُ لِأساعدهُ أن علمتُ بحدوثِ هذا

İyi ki baban bütün bunlara şahit olmak için burada değil.
من الجيد أن والدك ليس هنا ليشهد على ذلك

Kılıç ve kalkanların çarpışmasına şahitlik edelim.
ليشهد الجميع تلاحم السيوف والدروع في مشهد مُهيب..

Neden maçta sosisli satan adamı tanıklık etmesi için getirmiyorsunuz?
لمَ لا تُحضر بائع النقانق ليشهد لي، حسناً؟

Soutland Kings'lere karşı asla tanıklık etmeyecekti ama edebileceği ihtimaliyle onları korkuttun.
ما كان ليشهد ضد عصابة " كينقز " لكنك أخفتهم ليعتقدوا بذلك

Birileri öne çıkıyor, ışığı vardı tanıklık.
شخص ما سيتقدم ليشهد بأنك كنت تملك الإشارة.

Şeytan'la yüzleştiğinde tanıklık etmek benim görevim olacak.
عندما كنت تواجه شيطان، سيكون من واجبي ليشهد.

Çünkü çocuğun yerine ifade verebilecek bir dedektif çağırmamış.
ان تستدعى محقق ليشهد بالنيابة عن طفل

Bay Deaux Boss'a karşı yüz saat ifade verdi.
حسنا، تم إعطاء السيد "دو" 100 ساعة ليشهد ضد السيد "بوس"ا

Sana karşı ifade vermeye mi?
نعم ليشهد ضدك ؟

Sayın Yargıç, şu anda bana bildirildiğine göre Rutger Simon ülkeyi terketmiş, ...bu nedenle en önemli tanığım müvekkilimin lehine ifade veremeyecek.
سيادتك، وصلني للتو أن (روتجر سايمون) غادر البلاد لذا فأهم شاهد لديّ لم يعد موجوداً ليشهد لصالح موكلتي

Etmeyeceğim. Ama tek tanık sensin.
لن افعل - اعتقد انه لا يوجد غيركِ ليشهد -

-Evet. tanık olacak kimse yok.
لم يتبقَ أحد ليشهد

Evet, yarına kadar düzeltsen iyi olur yoksa Tanrı şahidim olsun ki metroda ayakkabı bağcığı satarsın!
يجب ان تصلحها حتى الغد و ليشهد على الله اذا لم تصلحها ستبيع اربطة الاحذية في الانفاق

Bu insanlar ve tanrı şahidim olsun ki,
ليشهد الرب وهؤلاء الناس

Eğer Michael parkta hayvan gibi yaşamasaydı, vurulmaya şahit olamayacaktı.
لم لم يكن (مايكل) يعيش كالحيوان في الحديقة، فإنه لم يكن ليتواجد هناك ليشهد القنص

Lobos'a karşı şahitlik yapmak için onu kullanmamanızı söyledim, işe yaramaz dedim.
لم أكُن أريدك لتقبضى عليه ليشهد ضد هذا الرجل لوبوس لقد أخبرتك أن هذا لن يُجدى نفعاً