- Biri itfaiye çağırsın! | Open Subtitles | ـ ليطلب أى شخص المطافى ! ـ المساعدة ! المساعدة |
Biri polis çağırsın! | Open Subtitles | ليطلب احدكم الشرطة |
Ve babasının evine para istemeye gitti. Nedenini biliyor musun? | Open Subtitles | ذهب إلى منزل والده ليطلب منه المال فهل تعرف لماذا؟ |
O seni seviyor. Sevmeseydi, onunla evlenmeni istemezdi. | Open Subtitles | حسنا، هو يحبك، لم يكن ليطلب منك الزواج به لو لم يكن يحبك |
Senden istifa etmeni isteme şansı bulamadan önce. | Open Subtitles | قبل أن تواتيه الفرصه ليطلب منك تقديم إستقالتك. |
İstemek küçük çocuğunuz gibi, sürekli peşinizden gelir, bir bisküvi daha ister. | TED | تشبه الرغبة طفلك الصغير الذي يلاحقك في كل مكان، ليطلب قطعة بسكويت أخرى. |
Hatta, birkaç haftadır kendini size çıkma teklif etmek için hazırlıyordu Dedektif. | Open Subtitles | في الواقع، كان يحاول إستجماع الشجاعة لأسابيع، ليطلب منكَ الخروج معه أيّتها المحققة |
Eski Baş Rahip olsa mahsul isterdi. | Open Subtitles | الخادم الأعلى) الأسبق) كان ليطلب أفضل الأنواع |
Biri ambulans çağırsın. | Open Subtitles | ليطلب أحدكم سيارة إسعاف |
Birisi ambulans çağırsın! | Open Subtitles | ليطلب أحدكم الاسعاف |
Biri ambulans çağırsın! | Open Subtitles | ليطلب أحدهم الإسعاف. |
Biri ambulansı çağırsın. | Open Subtitles | ارجوكم ليطلب احدكم الاسعاف |
İstifa etmeni istemeye fırsat bulamadan önce. | Open Subtitles | قبل أن تواتيه الفرصه ليطلب منك تقديم إستقالتك. |
İkinci kızını istemeye geri geldiğinde ne cevap verdin? | Open Subtitles | عندما جاء ليطلب الزواج من ابنتك الثانية؟ |
Penguen senden iyilik istemeye gelecek. | Open Subtitles | البطريق سيأتي، ليطلب ذلك المعروف |
Ve biliyorum ki, en baştan kendi başına yaşayabileceğine ikna olmasaydı senden taşınmanı istemezdi. | Open Subtitles | وأعرف أنّه لم يكن ليطلب منكَ الرحيل بالمقام الأوّل ما لم يكن مقتنعاً بقدرتكَ على العيش بمفردكَ |
Harry'nin bir kanunu var. Kanıtı yok etmeni asla istemezdi. | Open Subtitles | لقد كان لـ(هاري) قانون ما كان ليطلب إليك تدمير دليل |
Bir arkadaş, benden bunu yapmamı istemezdi. | Open Subtitles | ما كان الصّديق ليطلب منّي فعل هذا |
Muhtemelen senden bir randevu isteme cesaretini bu verdi. | Open Subtitles | ربما ذلك ما أعطاه الشجاعة ليطلب الخروج معك في موعد. |
Babam, yardım isteme konusunda oldukça inatçıydı. | Open Subtitles | ابي كان عنيدا جدا ليطلب المساعدة |
Oradaki dalgıç, atkıyı istemek için atkı sesi çıkartacak. | TED | والغواص هناك يقوم بتشغيل صوت الوشاح على اللوحة ليطلب منها إعادته. |
Eğer bir adamı kendine evlenme teklif ettiremezsen, öl daha iyi. | Open Subtitles | إذا لا تستطيع جعل رجل ليطلب يدك للزواج، إذا فربما تكون ميتاً. |
Eski Baş Rahip olsa mahsul isterdi. | Open Subtitles | الخادم الأعلى) الأسبق) كان ليطلب أفضل الأنواع |