Tabii, saldırganlığını geliştirmek için bir şeye ihtiyacı var zaten. | Open Subtitles | بالتأكيد ، إنه يحتاج إلى طريقة . ليعمل على عدوانيته |
KGB'nin kendi projelerinde çalışması için bir bilim adamını kaçırdığını düşünüyorum. | Open Subtitles | أنا مؤمن بأن الأمن السوفييتي اختطفوا العالم ليعمل على مشروع يخصهم |
Belli ki Belphegor üzerinde çalışmak için kendini uyanık tutuyordu. | Open Subtitles | من الواضح أنه ابقى نفسه مستيقظا ليعمل على لغز بيلفيجور |
Ceraretini artırmak için biraz fazla içiyordu. | Open Subtitles | كان يشرب كثيرا, انتي تعلمي, ليعمل على شجاعته. |
Birkaç ay önce özel bir projede çalışmak için firmadan ayrılmış. | Open Subtitles | منذ عدة أشهر غادر من شركته ليعمل على مشروع خاص |
Hayır, Sam'in davası için burada olduğuna eminim. | Open Subtitles | لا , أنا واثقة انه هنا فقط ليعمل على قضية سام |
Bilgisayar programlamasıyla ilgili sorunları çözmek için yeteneği ve boş zamanı var. | Open Subtitles | على أي حال هو لديه الشغف ووقت فراغ ليعمل على مشاكل متعلقة بالبرمجيات |
Ve kilitleme tertibatını çalıştırmak için bir Denizciye ihtiyacınız olacak. Bu gerçekten üç kişilik bir iş. | Open Subtitles | وستحتاج لشخص من البحرية ليعمل على أداة الإغلاق، إنّه عمل لثلاثة أشخاص في الواقع. |
Enfeksiyonu düzeltmesi için bir periodontistle görüşmenizi öneririm. | Open Subtitles | سأحولك إلى أخصائي لثّة ليعمل على التلوّث |
Müsait olan herkesi bu iş için çağırdım. | Open Subtitles | جعلت كل شخص متوفر ليعمل على هذا |
İşleri yoluna koymak için zamana ihtiyacı var. | Open Subtitles | أعني, يحتاج وقت ليعمل على كل شيء |
Davamı çözmesi için özel detektif tuttum. | Open Subtitles | لقد استأجرت محقق خاص ليعمل على قضيتي |
Bach, Beethoven, Mozart, hepsi birer dahiydi, öyleydiler, ...ama dehalarını ortaya çıkartmak için dünyanın geri kalanı için iyi görüşlü insanlara ihtiyaçları vardı. | Open Subtitles | باخ ، بيتهوفن ، موتسارت كانوا جميعهم عباقرة ، بالتأكيد لكنهم كانوا بحاجة الي رجل ذو رؤية عظيمة ليعمل على أحضار عبقريتهم الي باقي العالم |
Ne olmuş, zaten bunun için para alıyordu. | Open Subtitles | لذا؟ كان يتم الدفع له ليعمل على الاشياء |
Barricelli şimdi sanal yaşam dediğimiz şey üzerinde çalışmak için geldi. Zamanının çok çok ötesinde bir virüs genetikçisiydi. | TED | بيرسيلي، أتى ليعمل على ما نسميه الآن، حقا، الحياة الصناعية محاولا أن يجد إذا، في هذا الكون الصناعي كان عالم فيروسي -- متقدما جدا جدا حدا على زمنه |
Nathan'ın gizli bir proje için getirdiği bilgisayar programcısı. | Open Subtitles | كان مبرمجاً للحاسوب، أحضره (نيثان) ليعمل على مشروع سري |
- İşi bırakmak için? | Open Subtitles | ليعمل على غيابه؟ |
Fazla bir şeye gerek yok. Sadece bir kaç kelime. Lex'in Clark'ın sırrını öğrenmesi için yeterli. | Open Subtitles | لن يتطلب الأمر الكثير، فقط بضعة كلمات بسيطة كافية لـ(ليكس) ليعمل على سر (كلارك) |
ADIC'i bunun için getireceğim. | Open Subtitles | أجل، سأحضر "أيديك" ليعمل على هذا |