Üç saat içinde elli misafirim gelecek, onlara ikram edecek hiçbir şeyim ve sunacak hiç kimsem yok. | Open Subtitles | لدي 50 شخص آت في خلال 3 ساعات و لا شيء لنطعمهم به, ولا أحد ليقدمه |
Dün geceki görüşmemizde ikimizin de birbirimize sunacak değerli bir şeye sahip olduğunu gördük. | Open Subtitles | في محادثتنا في الليلة السابقة وجد كل منا شئ قيم ليقدمه للاخر |
Dünyaya sunacak o kadar çok şeyi varmış ki. | Open Subtitles | كيلبرن كان لديه الكثير ليقدمه للعالم |
Eğer sana sunabileceği bir şeyler olduğunu düşünmeseydin, onu hapisten kaçırmayı asla kabul etmezdin. | Open Subtitles | لم تطمع يوماً لتهًريبه إذا لم تظن أن لديه شيء ليقدمه |
Dış dünyanın ona sunabileceği tek şey bu işte. | Open Subtitles | هذا ما لدى العالم الخارجي ليقدمه |
Dünyaya sunacak o kadar çok şeyi varmış ki. | Open Subtitles | كيلبرن كان لديه الكثير ليقدمه للعالم |
Sen Mars Prensesi'sin. Uzak bir dünyada yaşayan Virginia Süvari Birliği askeri olan biriyle evlenmeyi düşünürsen... - Sana sunacak bir şeyim yok. | Open Subtitles | هل فكرت أميرة من المريخ أن تتزوج من خيال ضال من (فيرجينيا)، بلا شيء ليقدمه ؟ |