Bu kadar Yalan söylemek için bu işe gerçekten ihtiyaç duymuş olmalı. | Open Subtitles | لابد أنّه كان بحاجة فعلاً لهذه الوظيفة ليكذب هكذا. |
İşi Yalan söylemek. | Open Subtitles | يتلقى أجره ليكذب |
Evet,evet.O bana böyle bir şey için yalan söylemez. | Open Subtitles | نعم ، نعم ما كان ليكذب علىّ بشأن أمر كهذا |
Igor bana asla yalan söylemez. Igor beni önemser. | Open Subtitles | ايغور " لم يكن ليكذب علي قط , " ايغور " يهتم بشأني " |
Brain Jr'ı karınıza Yalan söylemesi için ve ailesi araba kazasında ölmüş İsveçli bir çocuk gibi davranmaya zorladığınız doğru mu? | Open Subtitles | هل هو صحيح أنك اجبرت براين الصغير ليكذب علي زوجتك ويدعي انه يتيم سويدي من هما والديه الذان ماتا في الحادث؟ |
O manyak kızın bize Yalan söylemesi için parayla tuttuğu bir telekız bile olabilir. | Open Subtitles | ليس شخصًا في مشغل الاتصالات الجنسية دفعت له تلك الفتاة المجنونة ليكذب علينا |
Yalan söylemek için bir nedeni yoktu. | Open Subtitles | لم يكن لديه سبب ليكذب |
Bana Yalan söylemek için yeterince saygı duyuyor. | Open Subtitles | يحترمني بما يكفي ليكذب عليّ |
Yalan söylemek için nedeni yok. | Open Subtitles | ليس لديهِ سببٌ ليكذب |
Yalan söylemek için bir sebebi yok. | Open Subtitles | لا يوجد لديه أى سبب ليكذب |
Bana Yalan söylemek için bir nedeni yok Raylan. | Open Subtitles | وليس لديه سبب ليكذب علي " رايلين " |
Sana söylemiştim, kralımız bize asla yalan söylemez. | Open Subtitles | ما كان ملكنا ليكذب علينا أبداً |
Bana bu konuda yalan söylemez. | Open Subtitles | لم يكن ليكذب عليّ حيال هذا |
Kocam yalan söylemez. | Open Subtitles | ما كان زوجي ليكذب عليكم |
O çocuk bana asla yalan söylemez. | Open Subtitles | (إيف) الولد لم يكن ليكذب عليّ مطلقاً |
Mike bu konuda bana yalan söylemez. | Open Subtitles | (مايك) لم يكن ليكذب عليّ حول هذا |
Kendi kardeşinin, bu sırrı söylediği adamın, Oliver'ın cesedini gördüğü hakkında ona Yalan söylemesi için hiç neden yok. | Open Subtitles | أخوه, الرجل الذي ائتمنه على هذا السر ليس لديه أي سبب ليكذب لأجله بخصوص رؤية جثة اوليفر |
Ben biliyorum. Michael'de aynı bok. - Yalan söylemesi için bir sebebi yok. | Open Subtitles | ـ أنا أعرف ، و(مايكل) دوماً ملئ بالحيل ـ ليس لديه سبب ليكذب |
Ama ölüyordu efendim. Yalan söylemesi için bir sebep yoktu. | Open Subtitles | كان يموت، سيدي ليس لديه سبب ليكذب |
Clayton'ın bize Yalan söylemesi için hiçbir sebep yok ki. | Open Subtitles | لم يكن لكليتون أي سبب ليكذب علينا |
Ve ona sana Yalan söylemesi için bir şans daha mı vereceksin? | Open Subtitles | وتعطيه فرصة أخرى ليكذب عليك؟ |