"لي بشيء" - Translation from Arabic to Turkish

• Bana hiçbir şey
• Bana bir şey

Sana hayatımı borçluyum, sen Bana hiçbir şey borçlu değilsin.
أنا مدينة لك بحياتي و أنت لا تدين لي بشيء

Yalan söylediğim için çok üzgünüm ve Bana hiçbir şey borçlu değilsin ama gitmeden bir şey sorabilir miyim?
ولسـت مدينـا لي بشيء ، لكن أيمكنني أن أسألك أمـرا قبـل أن تغـادر ؟

Babam hayattaki kısmetimle memnun olabileceğimi dünyanın Bana hiçbir şey borçlu olmadığını söylerdi.
أخبرني والدي بأن أكون راضياً عن نصيبي في الحياة وأن العالم لا يدين لي بشيء

- İlk fırsatta ücretini ödeyeceğim. - Bana bir şey borçlu değilsin, Ocie.
سأدفع لك عندما أتقدم انت لست مدينا لي بشيء اوسي.

Bana bir şey borçlu olmadığını biliyorum. Ama lütfen onu öldürmesine izin verme.
أعلم أنّك لا تدين لي بشيء لكن أرجوك لا تدعه يقتلها

Babam hayattaki kısmetimle memnun olabileceğimi dünyanın Bana hiçbir şey borçlu olmadığını söylerdi.
أخبرني والدي أن أرضى بقسمتي في الحياة. وأنّ العالم لايدين لي بشيء.

Bana hiçbir şey borçlu değilsin. Çok keyifli bir geceydi.
لست مدينة لي بشيء إنه شيء مبهج

Bana hiçbir şey borçlu değilsin. Ben sana borçluyum.
أنت لا تدين لي بشيء أنا أدين لك

Bunu yapmak zorunda değilsin. Bana hiçbir şey borçlu değilsin.
لا تفعل هذا ، أنت لا تدين لي بشيء

Bana hiçbir şey borçlu değilsin Mick. Hadi kahvaltı yapalım.
أنت لا تدين لي بشيء يا (ميك) لنذهب ونتناول الفطور

Bana hiçbir şey borçlu değilsin.
إنك لا تدين لي بشيء.

Bana hiçbir şey borçlu değilsin Harry.
أنت لا تدين لي بشيء يا هاري

Bana hiçbir şey borçlu değilsin.
أنت لا تدين لي بشيء

Bana hiçbir şey borçlu değilsin.
لا تدين لي بشيء.

Çünkü Arnold'la gayet kesin şartlar altında tanıştık ve Bana bir şey borçlu değildi.
لأننا تقابلنا في ظل ظروف خاصة جداً وهو لا يدين لي بشيء

Beş haftalık evrak işlerine ek olarak sanırım Bana bir şey borcun daha var.
إذاً إضافةً على العمل لخمسة أسابيع أعتقد أنك تدين لي بشيء أخير

- İyi biri değilim. - Baba, Bana bir şey borçlu değilsin.
أنا لست شخصا صالحاً - أبي، أنت لا تدين لي بشيء -

Adil olduğu için değil ya da Bana bir şey borçlu olduğun için değil ya da yarına kadar hayatımın geri kalanında hapiste olabileceğim için değil hayatları kurtarabileceğimiz için.
ليس لأن ذلك عدلاً أو لأنك تدين لي بشيء ،أو لأنه بحلول الغد ،قد أصبح سجينة لبقية حياتي

Bana bir şey borçlu değilsin.
أنت لست مدين لي بشيء