Mandela nasıl Güney Afrika'da okuduysa, benim de Kamiti Maksimum Güvenlikli Hapishanesi'nden okuma şansım vardı. | TED | تماماً كما درس مانديلا من جنوب افريقيا، لقت أُتيحت لي فرصة الدراسة من سجن كاميتي ماكسيمم الأمني. |
Sizi tekrar görme şansım olur mu bilmiyorum ama sizinle ilgili içimden bir ses, bunu istediğimi söylüyor. | Open Subtitles | ولا اعلم اذا كانت ستتاح لي فرصة رؤيتك مجددا وهناك شيء بخصوصك يخبرني اني قد يعجبني ان افعل |
Savunmamı hazırlasam her şeye rağmen bir şansım olabilir. | Open Subtitles | .. إذا أعددت قضيتي فربما يكون لي فرصة بالنجاة |
- Çukurda olduğum için buraya çıkıp kontrol etme fırsatım olmamıştı. | Open Subtitles | لم تسنح لي فرصة للصعود هنا مذ علقت في تلك الحفرة |
En iyi yaptığım şeyi yapmak için ikinci bir şans yakaladım. | Open Subtitles | اذا هاقد اتيحت لي فرصة ثانية لأقوم بما أنا ماهر به |
"Not: Lois'in Noel için hediye ettiği süveteri iade şansım olmamıştı." | Open Subtitles | لم تتسنى لي فرصة , ارجاع تلك السترة التي اعطتني اياها لويس في عيد الميلاد |
Meteor yağmurunda bir kız ölür ve, biranda ikinci bir şansım doğar . | Open Subtitles | ماتت فتاة بسبب ضرب النيزك، وفجأة أصبحت لي فرصة ثانية بشل متسارع. |
Kristof Kolomb'la beraber yelken açma şansım olmuştu, ama ben pek maceraperest sayılmam. | Open Subtitles | أتيحت لي فرصة الإبحار مع كولومبوس لكني لا أحب المغامرات |
Bir iki hafta sonra buradan ayrılacağım. Ne olacağını bilemezsin ki. Sizinle tanışmak için belki de hiç bir şansım olmayabilirdi. | Open Subtitles | تعلمون, عليّ المغادرة بالأسابيع القادمة, ولا أحد يعلم, قد لا تتسنّى لي فرصة أخرى لرؤيتكم. |
Başka şansım yoksa bile,yaptığın herşeyi taktir ediyorum. | Open Subtitles | إن لم تسنح لي فرصة أخرى، فإنّي أريدك أن تعلم بأنّي ممتنّ لكلّ ما فعلتَه |
Ve her gün beni içine yolladığın bu dünya hakkında her şeyi bilmeliyim ki en azından mücadele edebilmek için bir şansım olsun. | Open Subtitles | و من حقي ان اعرف كل شيء حول ذلك العالم الذي ترسلني اليه كل يوم ليكون على الاقل لي فرصة للقتال |
Bak, burada ki amaç, vidaları gevşetmiştim ama bitirme şansım olmadı. | Open Subtitles | انا فككت المسامير ولم تحصل لي فرصة لانتهي |
Son virajda çok az şansım olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | و علمت أن لي فرصة صغيرة في المنعطف الأخير |
Başka şansım yok prensle de elbette Kraliçe ile de.. | Open Subtitles | لم تكُن لي فرصة مع الأمير، ولم تكُن لي فرصة في مجابهة الملكة. |
Kaçıp gittikten sonra geri gelmedi, Eğer bir şansım daha olsaydı, onun pis ağızını yıkayıp, düzgün de bir gömlek giydirirdim. | Open Subtitles | هي ذهبت ولم تعد قبل ان تتاح لي فرصة قبل ان اغسل فمها القذر والبسها بلوزة متواضعة |
Eğer tekrar seçme şansım olsaydı sizi asla terketmezdim. | Open Subtitles | لو عادت لي فرصة الاختيار من جديد ما كنت سأتركك |
Kantmiss ortalığı kasıp kavuruyor, ve benim de Kantmiss'in her zaman popüler olduğu yerde, kendi mıntıkasında bulunma şansım oldu. | Open Subtitles | هي رائعة و كان لي فرصة لأكون على الأرض في منطقة كانتميس |
O ülkenin başbakanıyla konuşma fırsatım oldu, bu kararın neden alındığını sordum. | TED | وقد سنحت لي فرصة الحديث مع رئيس الوزراء عن سبب اتخاذه هذا القرار. |
Güney Afrika'daki Limpopo eyaletinde bir baobab ağacı uzmanıyla seyahat etme fırsatım oldu. | TED | أُتيحت لي فرصة السفر حول مقاطعة ليمبوبو في شمال أفريقيا برفقة خبير في أشجار التبلدي |
En iyi yaptığım şeyi yapmak için ikinci bir şans yakaladım. | Open Subtitles | اذا هاقد اتيحت لي فرصة ثانية لأقوم بما أنا ماهر به |
En iyi yaptığım şeyi yapmak için ikinci bir şans yakaladım. | Open Subtitles | اذا هاقد اتيحت لي فرصة ثانية لأقوم بما أنا ماهر به |