"لَستُ متأكّدَ" - Translation from Arabic to Turkish

• Emin değilim

Çünkü Güney Amerika'da cesedi nasıl saklıyorlar Emin değilim ama onların saklama yöntemleri bizimkilerden farklıdır.
لأني لَستُ متأكّدَ كيف يَعْملونَة في أمريكا الجنوبية، لكن اسَمحَ لي بالقول بإِنَّ طرقُهم للوقاية تَختلفُ عن طرقنا.

Ama bu çok zor zamanda bunu yapar mıydım Emin değilim.
لكن في هذا الوقتِ الصعبِ، انا لَستُ متأكّدَ أنة يُمْكِنُني أَنْ أعْمَلُ ذلك.

Yapabileceğinden bile Emin değilim
انا لَستُ متأكّدَ حتى أَعتقدُ بأنّك يُمْكِنُ أَنْ تَفعلها

Zamanlamanın doğru olduğundan Emin değilim.
أَنا فَقَطْ لَستُ متأكّدَ هذا التوقيت الصحيحُ.

Ama ayaklarının yere bastığından da Emin değilim.
لكن لَستُ متأكّدَ عِنْدَكَ إثنان الأقدام على الأرضِ أمّا.

- Bu gece dışarı çıkacağımdan Emin değilim.
لَستُ متأكّدَ إذا أَنا فوق للخُرُوج اللّيلة. آي يَكْرهُ كُلّ هذا الإِنْسِلال حقاً حول.

Küçücük bir şey ama ne olduğuna Emin değilim.
بَعْض المكونِ الصغير جداً ذلك مفقودُ. لَستُ متأكّدَ الذي.

Basit bir şey yapabileceğime Emin değilim.
لَستُ متأكّدَ أنا يُمْكِنُ أَنْ أعْمَلُ بسيطُ.

Bu evde hoş karşılandığıma Emin değilim.
لَستُ متأكّدَ أَنا مرحباً في هذا البيتِ.

Burada bana karşı alınan tavrın hoşuma gittiğinden Emin değilim.
حَسناً، لَستُ متأكّدَ جداً أَحْبَّ الطريق أُعالجُ هنا.

Ne dediğinden Emin değilim ama finali hoşuma gitti.
لَستُ متأكّدَ الذي قُلتَ، لَكنِّي أَحْبُّ كَمْ إنتهى.

Çok romantik. Ama içine girebileceğime Emin değilim.
ذلك رومانسيُ جداً، لكن لَستُ متأكّدَ أنا يُمْكِنُ أَنْ أُلائمَ إليه.

Bayrağımıza bunu yapabileceğinden bile Emin değilim.
لَستُ متأكّدَ حتى أنت يُمْكِنُ أَنْ تَعمَلُ ذلك إلى العَلَمِ.

Henüz bitirdiğinden Emin değilim.
لَستُ متأكّدَ إذا هو مَعْمُول مَعه لحد الآن. أنا فَهمتُه بشكل صحيح هنا.

Bu seferkini bana Jesse ayarladı, ne iş yaptığımı söyledi mi Emin değilim.
جيسي وَضعتْني على الطريق لَستُ متأكّدَ ان كانت أُخبرتْه عما أعْمَلُ

Demek istediğini anlayabildiğimden Emin değilim.
لَستُ متأكّدَ أَعْرفَ بأَنْك تَتحدّثُ عنه.

İçinde olduğunu sandığımız zamanın doğru olduğundan bile Emin değilim.
لَستُ متأكّدَ حتى الذي أُوقّتُ نحن نُفكّرُه الآن حقاً الذي يُوقّتُه.

Bunu düşündüm, ama hala ne olduğundan Emin değilim.
نَظرتُ في هذا، لكن ما زِلتُ لَستُ متأكّدَ ماذا بعد.

Emin değilim, belki de dönmem.
لَستُ متأكّدَ جداً، محتملُ أنى لَنْ أَعُودَ.

Bu adamı kimin öldürdüğünün ne önemi var, Emin değilim.
لَستُ متأكّدَ هو أمورَ الذي قَتلَ هذا الرجلِ.