Gemi pilotunun verdiği bilgiye göre bir yerleşim bölgesine yaklaşıyoruz. | Open Subtitles | قبطان السفينه أبلغنا الأن من نظام نجمى بكوكب مأهول تجارى |
İçeride kimsenin olmadığını bilen sıradan bir hırsız da olabilir. | Open Subtitles | ربَّما كان لص عادياً، وعَلِم أن المكان غير مأهول حالياً |
Issız bir gezegene inmek zorunda kalsaydım ben de öfkelenirdim. | Open Subtitles | ولكن أظنني كنت سأحنق أيضاً لو أني ذهبت إلى كوكب غير مأهول. |
Gidip ıssız bir gezegen bulabiliriz. | Open Subtitles | تعلم أن بإمكاننا العثور على أي كوكب غير مأهول |
...tek bir kovan, kendi başına, hiçliğin orta yerinde boş olması gereken bir gezegenin yörüngesinde. | Open Subtitles | سفينة أم واحدة ، بمفردها فى لا مكان تدور حول كوكب يفترض أنه غير مأهول |
Bu gezegenin tamamen boş olduğunu duydum. | Open Subtitles | وسمعت أن هذا الكوكب غير مأهول تماما |
O gemideki insanlara yardım edebileceğin bir dakikanı daha boşa harcarsan... egon yüzünden .kendince istediğin kadar önemli olabileceğin çok yalnız bir gezegenin koordinatlarını tuşlayacağım. | Open Subtitles | لو أضعت دقيقة أخرى يمكننا إستغلالها لإنقاذ ركاب تلك المركبة بسبب غرورك الزائد سأتصل بإحداثيات كوكب غير مأهول بالمرة |
Ben onları oyalamak için yerleşim olmayan bir gezegene ait geçit adresi verdim. | Open Subtitles | أعطيتهم عنوان بوابة لكوكب غير مأهول فقط لتضليلهم |
Bizim hayatlarımızın gerisinde uzanan bedenlerinden ayrılmış ruhlarının, sonsuz bir trafikle gidip geldikleri yollardır bunlar. | Open Subtitles | راكضاً في الأراضي القاحلة خلف أرواحنا مأهول بأعداد لا نهائية من الأرواح |
Bütün uluslararası psikopatların buraya toplanmış olması bir yana havası o kadar taze ki. | Open Subtitles | أعني,ماعدا حقيقة أن هذا المكان مأهول بحشد من المرضى النفسين الدوليين الهواء منعش للغاية |
Bütün uluslararası psikopatların buraya toplanmış olması bir yana havası o kadar taze ki. | Open Subtitles | أعني,ماعدا حقيقة أن هذا المكان مأهول بحشد من المرضى النفسين الدوليين الهواء منعش للغاية |
İki güneşli ve üstünde yaşam olan durgun bir gezegen. | Open Subtitles | - جي" إنه نظام معزول به شمسان وكوكب واحد مأهول |
Gelip sizi alayım. Nerede olduğumuz hakkında bir fikrim yok. | Open Subtitles | لا يهم مكاننا، فإنّنا وسط مكان غير مأهول. |
bir taşra savcısının jüriyi niyetin bu olduğuna dair ikna edemeyeceğini mi söylüyorsun? | Open Subtitles | أتقول لي بأن أيّ مدعٍ غير مأهول لم يقدر بأن يقنع هيئة المحلفين بأن ذلك لم يكُ عن قصد. |
Kimsenin kalmadığı güzel bir konuk evi olan, zengin bir adam. | Open Subtitles | رجل غني مع الاعتماد جميلة وغير مأهول بالسكان؟ |
Kışın kapatılmış bir tatil apartmanının içindeyiz farz edelim ki bomboş burası. | Open Subtitles | التي أغلقت من أجل الشتاء تحت فرضية أنه غير مأهول |
Sormak istediğimiz soru: Duygular, metroda birbirine gülümseyen iki insanın ötesinde birçok insanı kapsayacak şekilde ve isyan olaylarından daha uzun bir zaman dilimine yayılabilir mi? | TED | السؤال الذي أردنا طرحه كان: هل يمكن للمشاعر أن تنتقل، بطريقة أكثر إستدامة من أعمال الشغب، عبر الزمن وتتضمن عدد مأهول من الناس، ليس فقط زوجين من الأفراد يبتسمون لبعض البعض في مقطورة القطار؟ |
Ama boş bir eve dönmek bunlardan biri değildi. | Open Subtitles | .... لكن العودة إلى منزل غير مأهول لم يكن أحد تلك الأشياء |
Burası boş. | Open Subtitles | هذا غير مأهول. |