Kuraklıkla baş edebilirler ama sudan tamamen bağımsız yaşayamazlar. | Open Subtitles | يمكنهم التغلب على مسألة الجفاف، لكن لا يسعهم المواصلة من دون ماءٍ كلياً |
Sıvı sudan oluşan bir iç manto. | Open Subtitles | قشرة داخلية من ماءٍ سائل |
Temelde sıcak sudan ibaretti. | Open Subtitles | كان عبارة عن ماءٍ حار. |
Aslında, tente öylesine su geçirmez bir kalitededir ki altındaki Ağ Örenler susuz kalma tehlikesi içindedirler. | Open Subtitles | في الحقيقة، الخيمة واقية تماماً من المطر لدرجة أن غازلات الشّباك تحتها في خطر عدم الحصول على ماءٍ كافٍ. |
Yan komşunuzun sıcak susuz kalmasını istemeyiz. Şansa sizin boruların hiçbiri alevlere maruz kalmamış. | Open Subtitles | من المزعج أن يبقى جيرانك الملاصقون بلا ماءٍ ساخن من حسن الحظّ أنّ النار لم تؤثر على أنابيبك إطلاقاً |