Yok, aslında denizaşırı komutanların hiç biri yok. | Open Subtitles | . لا وليس بينهم أحد من . قادة ماوراء البحار |
Hayatım arama motorları, denizaşırı telefon görüşmeleri ile muhtemelen bulunamayacak bir şeyin peşinde koştururken cehenneme dönecek. | Open Subtitles | ستكون حياتي كالجحيم مثل محرك البحث ومكالمات ماوراء البحار لأطارد شيء من المحتمل أن لا أجده أبداً |
denizaşırı ülkelerdeki fabrikalarda bu pisliği yapmak için çalışan çocuklar. | Open Subtitles | الاطفال الذين يعملون في المصانع ماوراء البحار ليصنعو لنا هذه الحماقات |
Bu protesto, bu birleşmenin deniz aşırı ülkelere iş göndermek gerçeğini de kapsıyor. | Open Subtitles | وكان لهذا التظاهر الواقع بأن هذا الدمج سيقوم بإرسال المهام إلى ماوراء البحار |
deniz aşırı bir ülkeye gönderilmiş olabilir. | Open Subtitles | ربما ارسلت بوسيلة مباشرة إلى ماوراء البحار |
Evet, onu deniz aşırı bir marketten aldım. | Open Subtitles | أجل، لقد التقطته من سوق ماوراء البحار |
Ben bu vazoyu şey denizaşırı bir marketten aldım. | Open Subtitles | لقد التقطت هذه الجرّة من... أحد الأسواق ماوراء البحار... |
- denizaşırı yerlerde çoktan yasal, dostum. | Open Subtitles | -إنه قانوني ماوراء البحار بالفعل، يارجل. |
denizaşırı bir yerde öldü. | Open Subtitles | مات في مكان ما ماوراء البحار |
Sen genellikle denizaşırı ülkelerdeydin. | Open Subtitles | لقد كنت في ماوراء البحار معظم الوقت! |
Bir hediye, deniz aşırı bir ortaktan. | Open Subtitles | هدية من شريك مخلص من ماوراء البحار. |
Katı anlayışımız deniz aşırı yerlerde yoktur. | Open Subtitles | انها بصرامة عملية ماوراء البحار. |