| Taktik olarak değiştirmez ama beni endişelendiren onları ilk defa görmüş olmamız. | Open Subtitles | ليس تكتيكياً، ولكن مايقلقني هو أن هذه هي المرة الوحيدة التي رأيناهم فيها |
| Beni endişelendiren, Winesburg topluluğuna bu derece uymuyor oluşun. | Open Subtitles | مايقلقني هي البذرة السيئة في داخل مجتمع وينسبيرغ الصالح |
| Beni endişelendiren aşırıcılık, Senatör. | Open Subtitles | انه التشدد مايقلقني حضرة السناتور |
| Şu an en büyük endişem neredeki üniversiye gitmek istediğim olurdu. | Open Subtitles | أنني لم أقابل أليسون أبدا وأكثر مايقلقني الآن في الوقت الحالي أن أذهب إلى الجامعه |
| Benim endişem, uzun yıllara dayanan Winesburg gelenekleri ile ilgili sözünü esirgemeyen çıkarımların. | Open Subtitles | مايقلقني هو رفضك الصريح للتقاليد الطويلة الراسخة لوينسبيرغ |
| Beni endişelendiren ateşi. | Open Subtitles | مايقلقني هو ارتفاع درجة الحرارة |
| Beni endişelendiren Majestelerinin itibarı. | Open Subtitles | إنها سمعتك ياصاحب الجلالة , مايقلقني |
| Beni asıl endişelendiren Rick'in tavırları. | Open Subtitles | مايقلقني أكثر هو موقف ريك |
| Beni endişelendiren yangına sebep olan şey. | Open Subtitles | ما اشعل النار هو مايقلقني |
| Beni endişelendiren yaklaşımı. | Open Subtitles | إنما نهجه هو مايقلقني فقط. |
| Beni endişelendiren kendisine verilen hiçbir şeyin tamamını kullanmaması. | Open Subtitles | مايقلقني هو ان (جيمس) لايعرف ان يكمل اي شيء للنهاية |
| Beni endişelendiren yürümek değil, oturmak. | Open Subtitles | ليس المشي مايقلقني بل الجلوس |
| Beni endişelendiren bu. | Open Subtitles | هذا مايقلقني |
| Beni endişelendiren şu ki... | Open Subtitles | مايقلقني هو... |
| Evet, benim de endişem ona işte. | Open Subtitles | نعم وهذا مايقلقني |