"ما عليكِ فعله" - Translation from Arabic to Turkish

• yapman gereken
• Ne yapman gerektiğini
• Yapman gerekeni
• Ne yapacağını
• yapacağın

Tüm yapman gereken, en beğendiğin adamı gözünde canlandırmak ve onu taklit etmek.
كل ما عليكِ فعله هو تَخيّل الرجل الذي أُعْجبتِ به، ثم قومي بمنافسته

Teknik olarak, tek yapman gereken, bunu tekrar yapmayacağına söz vermendir.
عملياً كل ما عليكِ فعله هو أن تعديني بألا تفعليها مجدداً

Im Meahri nihayet mutlu olmak için yapman gereken, bu muydu?
إم ماري.. فى النهاية، هل هذا ما عليكِ فعله لتكوني سعيدة؟

Kendi güvenliğin için Ne yapman gerektiğini biliyorsun.
أنتِ تعلمين ما عليكِ فعله من أجل حمايتكِ الشخصية

Yapman gerekeni yapıyorsun. Ne pahasına olursa olsun hayatta kalıyoruz.
إفعلي ما عليكِ فعله مهما كلف الثمن يجب أن ننجو

Yıldızlar dizildiğinde, Ne yapacağını bileceksin.
حينما تصطفّ النجوم ستعرفين ما عليكِ فعله

yapman gereken tek şey, haftanın günlerini söyleyip zengin olmakmış.
كل ما عليكِ فعله هو غناء أيام الأسبوع وستكوني مشهوره

Tek yapman gereken bir sabah kahve içerken onunla konuşman.
كل ما عليكِ فعله هو الجلوس معها صباحا عندما تشربان قهوتكما وتكلمي معها كالعادة

Evet, yapabilirsin! Tek yapman gereken, ilgilerini çekmek.
بلى تستطيعين جل ما عليكِ فعله هو أن تسترعي إنتباههم

Bütün yapman gereken onu bana vermek için reddetmek.
كل ما عليكِ فعله هو أن ترفضي أخذه ثم تقومي بإعطاءه لي

yapman gereken tek şey gardiyanları dondurup Prue'nun kapısını açmak.
كل ما عليكِ فعله هو تجميد الحرَّاس ثم تفتحين زنزانة، برو

Şimdi tek yapman gereken üç boyutlu bir tane bulmak.
والآن كل ما عليكِ فعله هو النظر إلى شخص ثلاثي الأبعاد

Şimdi tek yapman gereken, termometreyi kuşa yeterince saplamak.
كل ما عليكِ فعله الآن هو أن تدخلي المقياس بداخل الطير بشكل ٍ مناسب

Tek yapman gereken bizimle işbirliği yapman hayatından sonsuza kadar çıkmasını sağlayabiliriz.
كل ما عليكِ فعله هو أن تتعاوني معنا و سنخرجه من حياتك للأبد

Senin tek yapman gereken onunla yatmak, sonra seni affeder.
لكن كلّ ما عليكِ فعله هو مطارحته الغرام ، عندها سيسامحكِ

Tek yapman gereken kardeşini kurtarmaya odaklanmak.
كل ما عليكِ فعله هو التركيز على إنقاذ أختكِ

Bence bu günahını telafi etmek için Ne yapman gerektiğini biliyorsun.
أعتقد أنكِ تعرفين ما عليكِ فعله للتكفير عن تلك الخطيئة

Ne yapman gerektiğini biliyorum ve sana yardımcı olacağım.
أعلم ما عليكِ فعله سأساعدك في تخطي ذلك

Bence ilgisini çekmek için Ne yapman gerektiğini biliyorsun.
أظنكِ تعرفين ما عليكِ فعله لجذب انتباهه

Sen de kendi payını ödemek için Yapman gerekeni yap.
وأنتِ أفعلي ما عليكِ فعله لتغطية تكاليف نصيبك.

Tamam, Yapman gerekeni biliyorsun. Vurucu darbeyi indir.
حسنٌ، تعرفين ما عليكِ فعله تغلبي عليه

Ters giden bir şey olursa, bizi bulurlarsa, Ne yapacağını biliyorsun, Martha.
لو أن الأمور قد ساءت أو أنهم وجودنا فأنتِ تعرفين ما عليكِ فعله يا مارثا

yapacağın tek şey orada oturmak.
أن تجلسي هو كُلّ ما عليكِ فعله . سأقوم بالحديث مع الصحافة،