Kim olduğu umurumda değil. Tek yapması gereken teslim olmak. | Open Subtitles | لا أكترث من يكون، كل ما عليه فعله هو الاستسلام |
yapması gereken tek şey ne istediğini bilmesi ve bunun için çalışması. | Open Subtitles | كل ما عليه فعله هو أن يعرف ما يرد ويعمل بجد كي يصل إليه |
Dosyalarda ırk yazmaz. Tek yapması gereken künyeleri değiştirmekti. | Open Subtitles | الملفات لا تبين الجنس كل ما عليه فعله تبديل كل شىء |
Hasta adam kendini iyileştirebilirdi ama ne yapması gerektiğini çok geç fark etmişti. | Open Subtitles | ربما تمكّن الرجل المريض من علاج نفسه لكنه أدرك متأخّرًا ما عليه فعله |
ne yapması gerektiğini hemen anlar. | Open Subtitles | يعلم ما عليه فعله عندما نقول له انطلق |
Fakat sinyalinizle sağa döneceğinizi söylediğinizde ne yapacağını bilemeyecektir. | Open Subtitles | لكنه سيجهل ما عليه فعله حيال المصباح الخلفي الذي يضيء حين تريد الإنعطاف |
Tek yapması gereken, aktif görev için yoklama vermeden önce bu mektubu yollamak. | Open Subtitles | كل ما عليه فعله هو ارسال هذه الرسالة قبل أن يتم طلبه |
Tek yapması gereken başvurunuzda bir tek eksik bulmak. | Open Subtitles | كل ما عليه فعله أن يجد خطأ واحد في تطبيقك |
Eğer gerçekten benimle olmak istiyorsa, tek yapması gereken sınıfı bırakmak. | Open Subtitles | لو أراد فعلاً البقاء معي كل ما عليه فعله التخلي عن الفصل |
İçlerinden biri kaçtı. Tek yapması gereken yeni bir ekip kurmak. Ciddiyim, bir anlığına şu olasılığı gözden geçirelim: | Open Subtitles | أحدهم لاذ بالفرار، و كلّ ما عليه فعله إعادة التشكيل، عن جد لنعتبر هذا مُمكناً. |
Tek yapması gereken üç bombanın yerini söylemekti, değil mi? | Open Subtitles | كل ما عليه فعله هو أن يعطينا القنابل الثلاث, أليس كذلك ؟ |
Tek yapması gereken üç bombanın yerini söylemekti, değil mi? | Open Subtitles | كل ما عليه فعله هو أن يعطينا القنابل الثلاث, أليس كذلك ؟ |
Tüm yapması gereken pazara kadar beklemek, | Open Subtitles | كل ما عليه فعله هو الانتظار الى يوم الاحد |
Eğer bırakmak isteseymiş tek yapması gereken boşanma davası açmakmış. | Open Subtitles | لو أنّه أراد فسخ الزواج، كلّ ما عليه فعله هو مليء إستمارة الطلاق. |
Mermileri çıkardık. Tek yapması gereken iyileşmek. | Open Subtitles | لقد أخرجنا الطلقة الآن كلّ ما عليه فعله هو التعافي |
Bu gece tek yapması gereken sınırı geçip siyasi sığınma talebinde bulunmak. | Open Subtitles | كل ما عليه فعله الليلة هو عبور الحدود وطلب اللجوء |
Orjinalinde, minik çekirge Pinokyo'ya ne yapması gerektiğini söyler. | Open Subtitles | في النسخة الأصلية كان الصرصار يُحاول إخبار (بينوكيو) ما عليه فعله |
Sonrasında küçük Homer ağladıkça ağlıyordu ama Bongo ne yapması gerektiğini biliyordu. | Open Subtitles | كنت متعباً جداً عندما وصلت للمنزل عندها (هومر) الصغير يبدأ بالبكاء والبكاء لكن (بونغو) كان يعلم ما عليه فعله |
Kadını belki öldürürler belki öldürmezler ama böylece Ezekiel ne yapması gerektiğini görecek. | Open Subtitles | -ربما يقتلونها، وربما لا يفعلون . لكن هذا سيبيّن لـ (إيزيكيل) ما عليه فعله. |
Tamam, evet, evet, konuşacağım ama ne yapacağını söylemeyeceğim. | Open Subtitles | , أجل , أجل سأتحدث إليه و لكن لن أخبره ما عليه فعله |