Bazı kişilerin belirli olaylardan çıkma güçleri yoktur. | Open Subtitles | بَعْض الناسِ ما عِنْدَهُمْ القوّةُ لخُرُوج بَعْض الحالاتِ. |
İlgi çekmeye yetecek kadar kanları yoktur. | Open Subtitles | هم ما عِنْدَهُمْ بما فيه الكفاية دمُّ إهتماماً. |
Bence tuvaletlerde güvenlik kamerası yoktur. | Open Subtitles | تَعْرفُ، أَعتقدُ بأنّهم ما عِنْدَهُمْ مراقبة في الحمّاماتِ. |
Bazı insanların bacakları yok. Ya da kolları. | Open Subtitles | أَعْني، بَعْض الناسِ ما عِنْدَهُمْ سيقانُ أَو ذراع. |
İngiltere'de muz bile yok, tamam mı evlat? | Open Subtitles | حَسناً، تَعْرفُ، هم هَلْ حتى ما عِنْدَهُمْ موزُ في إنجلترا، موافقة، إبن؟ |
Adam ve Jen'in bizi götürdükleri restaurant, çok lüks bir yer ve çok fazla paraları yok. | Open Subtitles | إستمعْ، هذا المطعمِ آدم وجِن أَخْذ الذي نا لمُبهرجونُ جداً، وهم ما عِنْدَهُمْ الكثير مالِ، موافقة؟ |
Çoğu kişinin gizli geçmişi yoktur. | Open Subtitles | أكثر الناسِ ما عِنْدَهُمْ a ماضي مخفي. |
Çünkü daha üst sınıfları yok da ondan, anne. | Open Subtitles | هذا لأنهم ما عِنْدَهُمْ الصنف الأعلى مِنْ العُشُرِ، امى! |
Yarı finali kaybettikten sonra Hintlilerin bizim gibi büyük bir kalbi yok demişti. | Open Subtitles | بعد خسران المباراة شبه النهائيةِ قالَ. . . الهنود ما عِنْدَهُمْ قلب كبير مثلنا. |
Kruvasanları yok. | Open Subtitles | هم ما عِنْدَهُمْ كرواسون. |
Mahkeme emirleri yok. | Open Subtitles | هم ما عِنْدَهُمْ a تفويض. |
- Ellerinde bir şey yok ki. | Open Subtitles | - هم ما عِنْدَهُمْ a حالة. |