Biz bütün bunları düşündük. Ve fartkettik ki elektrikli cihazları elektrik prizi ile direkt olarak iletişim kurabilmelidir. | TED | وضعنا في الإعتبار كل هذا. وعرفنا أن الأجهزة الكهربائية المنزلية يجب أن تقدر على الإتصال مباشرة مع مقبس الكهرباء نفسه. |
Festivalde 22 kişinin enfekte olduğunu söylemiştin ...bu kişilerin hepsinin ilk hasta ile direkt teması mı oldu? | Open Subtitles | أنتِ قلتي أن 22 إصيبوا في المهرجان وكلهم إتصلوا مباشرة مع المريض الرئيسي ؟ |
Direk olarak bilgisayarla binari kodla bağlantı kuruyor., | Open Subtitles | إنه يتواصل مباشرة مع الكمبيوتر بالكود الثنائى |
Direk olarak bu kara ruhla konuşmamız gerekiyor. Ruhunu almasından vazgeçirmemiz lazım. | Open Subtitles | يجب أن تتحدثي مباشرة مع هذه الروح يجب أن تمنعيها من أخذ روحك |
Mike sakın unutma, Kitt ile doğrudan saldıramazsın. | Open Subtitles | مايك ، تذكر ، لا يمكنك الهجوم مباشرة مع كيت |
Saat 22:45'de airbus ile kontakt kurdun ve havalimanı ile doğrudan iletişim kurmasını istedin. | Open Subtitles | في 22: 45 أتصلت بالإيرباص وأخبرتهم بالتواصل مباشرة مع المطار |
Bu gemilerimizi Çin gemileri ile direkt olarak yüzleştirmeyecek ama onları hava saldırısı ulaşımı alanına sokacak. | Open Subtitles | هذا لن يضع سُفننا في مواجهة مباشرة مع السفن الصينية، لكنه سيجعلهم ضمن مسافة معقولة لهجمات جوية. |
Çevresindeki yolcu ile direkt olarak etkileşecek. | TED | سوف تتصل مباشرة مع الركاب في محيطها. |
Çok azı Galactus ile direkt olarak konuşabilmiştir. | Open Subtitles | (القليل قد حققوا تواصل مباشرة مع (غالاتكس |
Direk olarak bu kara ruhla konuşmamız gerekiyor. Ruhunu almasından vazgeçirmemiz lazım. En kısa sürede. | Open Subtitles | يجب أن تتحدثي مباشرة مع هذه الروح يجب أن تمنعيها من أخذ روحك |
Henderson ile doğrudan çalışmış. İşte bu. | Open Subtitles | وكان يعمل بصفة مباشرة مع (هندرسون) |
Tamam mı? Fakat gerçekte, hikaye web tabanlı iletişim ve uygulamaların çalıştığı kritik uygulamanın yüzde 70'i -- büyük e-ticaret siteleri dahil, yüzde 70-- Microsoft ile doğrudan rekabet ederek bu biçimde üretiliyorlar -- net'in bir bileşenini ele geçirmeye çalışmak için merkezi stratejik bir kararda-- önemsiz bir konu değildir. | TED | صحيح؟ لكن في الواقع، القصة ليست عن ال 70 بالمائة، تشمل مواقع التجارة الإلكترونية الكبيرة-- 70 بالمائة من التطبيقات المهمة التي فيها تنتج الإتصالات المبنية على الويب وعمل التطبيقات في هذا الشكل في منافسة مباشرة مع مايكروسوفت، ليس في قضية هامشية -- في قرار مركزي إستراتيجي لمحاولة التحكم في عنصر على الشبكة. |