Merak etme, Paramparça olsa bile gülümseyerek ölecek. | Open Subtitles | لا تقلق فحتى لو أراد تفجير نفسه فسيموت مبتسماً |
Onun yüzünden mi burada durup gülümseyerek başka bir adamla ilişkiye başladım diye bana iyi dileklerini iletiyorsun? | Open Subtitles | هل هي السبب في جعلك تقف هنا مبتسماً و تتمنى لي الخير عندما تراني مقدمه على علاقة برجل آخر ؟ |
Max'ın kafasının içerisinde aklı gülümsüyordu. | Open Subtitles | داخل رأسه كان مبتسماً |
Cenaze arabasına bakıp gülümsüyordu it. | Open Subtitles | مبتسماً نحو الكفن و |
Seavers 3 milyon dolar kaybetti ve buradan gülerek çıktı. | Open Subtitles | لقد خسر (سيفرز) للتو ثلاثة ملايين وخرج من هنا مبتسماً |
Kerata neredeyse 10 metre uzağa düştü. Hala sırıtıyor. | Open Subtitles | ذلك الرجل اللعين طار ما يقارب أربعين قدماً ... ولا يزال مبتسماً |
Ama her şeyden önemlisi, bunun için ağlamak yerine, dışarıda durup bize komik suratlar yapıp gülümsüyor. | Open Subtitles | لكن ما يحزننى حقاً هو أنه بدلاً من أن يبكى هو بالخارج مبتسماً لنا |
Kırmızı ışıklar saçan çift kuyruklu bir köpek gibi sürekli sırıtıyordu. | Open Subtitles | مبتسماً مثل كلب ذو ذيلين ووجه يتوجه أحمرار طوال الوقت |
Gökkuşağın gülümseyerek gelecek | Open Subtitles | سوف يأتى قوس قزح مبتسماً لنافذتك |
İhlal ettiğin için dava açarım... ofise her gün gülümseyerek gelmezsen. | Open Subtitles | بقى لك عام ونصف من عقدك، سأقاضيك للإخلال بالعقد... لو لم تظهر في المكتب كل يوم، مبتسماً |
Yirmi sekiz sene. Her gün gülümseyerek uyandım. | Open Subtitles | طوال 28 عام، استيقظتُ كل يوم مبتسماً |
Hatta ölsen bile, gülümseyerek ölürsün. | Open Subtitles | وحتى لو مت ، سوف تموت مبتسماً |
Bana doğru gülümsüyordu. | Open Subtitles | وكان ينظر إلى مبتسماً فحسب. |
gülümsüyordu! | Open Subtitles | كان مبتسماً |
Bana baktı ve gülümsedi. gülümsüyordu. | Open Subtitles | وينظر الي مبتسماً مبتسماً ! |
Bak, belli ki aramızda bir şeyler var, yoksa Anne bizi tanıştırmazdı ve uzun süredir ilk defa gülerek uyandım çünkü seni göreceğimi biliyordum. | Open Subtitles | لا بد أن هنالك شيٌ ما بيننا وإلا لما رغبت (آن) بتجهيز موعدٍ لنا منذ البداية إستيقظت هذا الصباح مبتسماً |
Frank Castle orada duruyor sırıtıyor. Etrafında otuz iki düşman hepsi ölmüş. | Open Subtitles | (فرانك كاسل) واقفاً هناك مبتسماً اثنان وثلاثون مجاهد محيطون به، جميعهم موتى |
Hâlâ sırıtıyor! | Open Subtitles | ! ولا يزال مبتسماً |
Toparlak bir yüzü var ve her zaman gülümsüyor, beni beş sentine hayatta tutuyor. | Open Subtitles | وجه على شكل الرصاصة ودائماً مبتسماً يبقيني حياً مقابل قطعة نقود |
gülümsüyor musun yoksa surat mı asıyorsun diye merak ettim sadece. | Open Subtitles | أريد أن أعرف فحسب إذا كنت مبتسماً أم عابساً |
Kırmızı ışıklar saçan çift kuyruklu bir köpek gibi sürekli sırıtıyordu. | Open Subtitles | مبتسماً مثل كلب ذو ذيلين ووجه يتوجه أحمرار طوال الوقت |