"مبرراً" - Translation from Arabic to Turkish

    • bahane
        
    • mazeret
        
    • savunuyordun
        
    • haklıydık
        
    • tescillenmişe
        
    Yanıldığımı düşünebilirsiniz ama bu düşünmemeye bahane değil. Open Subtitles يمكن أن تظنوني مخطئاً لكنه ليس مبرراً لعدم التفكير
    Çünkü manyak, ayrıca bana işkence yapması için bahane oluyor. Open Subtitles ــ لأنها مجنونة وهذا يمنحها مبرراً لتعذيبي
    o an için sevinmiştim. Çünkü, çünkü bar benim burada kalmam için bir bahane. Open Subtitles وأسعدني ذلك لأن الحانة تمثّل مبرراً لبقائي هنا
    İngilizce bilmemen söyleyeceklerimle aşağılanmaman için bir mazeret değil. Open Subtitles حقيقة عدم إستطاعتكَ التحدّث بالإنكليزيّة ليست مبرراً لئلا تشعر بالمذلة لما أوشك على قوله الآن
    Gardiyanları atlatmak için bir mazeret bulmalıyım. Open Subtitles يجب أن أجد مبرراً جيداً للحراس
    Anne'in eski kocasına susması için para vermemi istediğinde, bunu savunuyordun. Open Subtitles عندما اردتنى أن أدفع نقوداً لإسكات زوج (آن) السابق كان هذا مبرراً
    Uçağın kullanımında tamamen haklıydık. Open Subtitles استخدام الطائرة كان مبرراً تماماً ما خطبك ؟
    1664'teki kuyrukluyıldız tüm Avrupa'ya korku salmıştı ve Veba Salgını'yla Büyük Londra Yangını'nın bunu takip etmesiyle birlikte, dehşet tescillenmişe benziyordu. Open Subtitles مذنب 1664 أرسل رعشات من الرهبة في أوربا كلها والخوف كان مبرراً حينما تبع المذنب مرض الطاعون والحريق الكبير في لندن
    Uygun bir anı kollamalı, yanaşmak için bir bahane yaratmalı, malzemeyi bırakmalı ve bunu da günlük alışverişinize çıkmışçasına yapmalısınız. Open Subtitles لذا عليك أن تجد الشخص الذي تبحث عنه وتجد مبرراً للإقتراب منه مع مراعاة أن يبدو الأمر كله كأنك تتسوق حتي لا تثير الريبة
    Biliyorum bu bir bahane değil; ama arkadaşlarım, başımızdan çok şey geçtiği için oraya girdiler. Open Subtitles اصغِ ، اعلم أن هذا... لا يعد مبرراً ولكن... لقد اقتحمت صديقاتي المكان لأنهن قاسينَ كثيراً
    Şimdi onu kendi başarısızlığına bahane yapıyorsun. Open Subtitles أنت تجعله الآن مبرراً لفشلك
    Şimdi onu kendi başarısızlığına bahane yapıyorsun. Open Subtitles أنت تجعله الآن مبرراً لفشلك
    Hayır. Bana bir iyilik yapın, ona bahane yaratmayın. Open Subtitles رجاءً لا تعطوها مبرراً
    Ancak bu kesinlikle boyle hain ve asılsız propagandaya mazeret olamaz. Open Subtitles ...ولكن ذلك ليس مبرراً للدعايا الكاذبة والخبيثة...
    Bu bir mazeret olamaz. Senden gurur duyuyorum. Open Subtitles هذا ليس مبرراً أنا فخور بك
    Anne'in eski kocasına susması için para vermemi istediğinde, bunu savunuyordun. Open Subtitles عندما اردتنى أن أدفع نقوداً لإسكات زوج (آن) السابق كان هذا مبرراً
    Uçağın kullanımında tamamen haklıydık. Open Subtitles استخدام الطائرة كان مبرراً تماماً
    1664'teki kuyrukluyıldız tüm Avrupa'ya korku salmıştı ve Veba Salgını'yla Büyük Londra Yangını'nın bunu takip etmesiyle birlikte, dehşet tescillenmişe benziyordu. Open Subtitles مذنب عام 1664 بثَ موجات هلعٍ في كامل أوروبا و بدا أن الرعب مبرراً حين تلى الطاعون و حريق لندن العظيم بعد فترة بسيطة.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more