Üzerimde sadece bir havluyla bir merdiven bulup tırmanmaktan başka çarem yoktu. Islak ve titreyerek. | Open Subtitles | لقد اضطررت لان اجلب سلما واتسلق اليها مرتديا منشفة مبللة فقط,وكنت ارتجف بردا |
Ama bu koltuğun kullanışı çok pratik. Islak bir bezle silebilirsiniz. | Open Subtitles | لكن تلك الأريكة عملية يمكنك تنظيفها بملابس مبللة |
sırılsıklam olmuşsun, Sarah. Üşüteceksin. | Open Subtitles | أنتٍ مبللة بالكــامل، يوماً ما سـوف تلقــين حذفــك من شدة البرد |
Biliyorum. Okudum. Her gece terden sırılsıklam uyanıyorsun... | Open Subtitles | أعلم قرأته تستيقظين كل ليلة وملآتك مبللة بالعرق |
Evet, iç çamaşırları ağustos ayında Sahra çölü kadar ıslaktı ancak. | Open Subtitles | أجل, لقد كانت ملابسها الداخلية مبللة كرطوبة الصحراء الكبرى في شهر أغسطس |
Ben onu giydim bile, üstelik de ıslandı. - Ne? | Open Subtitles | لقد دفأتها , كما أنها مبللة أيضاً , ماذا؟ |
Sudan ıslanmış ama hala fark edilebilir... | Open Subtitles | مبللة من قبل النهر لكن لازال بالإمكان التعرف عليها |
- Lütfen, oturun. Ama kanepeyi biraz nemli bulabilirsiniz. | Open Subtitles | تفضل بالجلوس، على الرغم من أنك ستجدها مبللة قليلة |
Anne, neden ıslaksın? | Open Subtitles | - ضعوها هنا ! -لمَ أنتِ مبللة يا أمي ؟ |
-Korkudan bahsetmiyor. Islak bir pantolondan bahsediyor. | Open Subtitles | انه لا يتحدث عن الأعصاب هنا, انه يتحدث عن بناطيل مبللة بالبول |
Islak cüzdanının içinde ıslak bir metro kartı vardı. | Open Subtitles | في محفظته المبللة كانت هناكَ بطاقة مبللة لمترو الأنفاق |
Islak ayakla şeytanlarla dövüşmek neredeyse imkânsızdır. | Open Subtitles | إنه من المحال جداً أن تحارب الشياطين بأقدام مبللة. |
Islak elbiselerle eve yürümemizde bi etkisi olmadı yani . | Open Subtitles | لم يساعد الذهاب للمنزل بملابس مبللة |
Islak zemindeki ayak izleri artık suç olmaktan çıktı. | Open Subtitles | البصمات على أرضية مبللة... هذه ليست مشكلة بعد الآن |
Yalan söylüyor anne.Diş fırçam sırılsıklam ıslak.Kontrol edbilirsin. | Open Subtitles | إنها تكذب يا أمي ، فرشاة أسناني مبللة ، يمكنك تفحصها |
sırılsıklam, parlayan yeşil gözler, herşey. | Open Subtitles | مبللة , عيون خضراء متوهجة , كاملة بالتسعة |
Lütfen dalga geçme. Zaten geciktim. Önemli bir görüşmem var ve sırılsıklam gidemem. | Open Subtitles | من فضلك، لا مزاح، فقد تأخرت بالفعل لدي اجتماع مهم ولا يمكنني الحضور وأنا مبللة |
Ve onunkinde pist hafif nemliydi, çok az ıslaktı, ama sende çok ıslaktı ki bu da seni yavaşlattı. | Open Subtitles | لكن ليس لديه رخصة وكانت الارض مبللة ولكنها كانت اكثر بللاً وقت قيادتك مما ابطئ من سرعتك |
- Kıyafetlerim ıslandı ve ağırlaştı. Ağırlıkları beni neredeyse boğuyordu. | Open Subtitles | أصبحت ملابسي مبللة وثقيلة ووزنهم يكاد يُغرقني. |
Ve yatak çok küçük de olsa, battaniye gözyaşlarıyla ıslanmış da olsa yatacak bir yer, hiç yoktan iyidir. | Open Subtitles | ومكان ينام المرء فيه، حتى إن كان السرير صغير جداً والبطانية مبللة بالدموع، أفضل من لا شيء. |
"nemli taç yaprakları yavaşça açılıyor fırtınayı işaret ediyor arzuyla titriyor heyecanla ışık saçıyordu. | Open Subtitles | رطبة ، و بتلات مبللة تتفتح ببطئ و قد عاد الرعد |
Hayatım,içeri gel! Islanmışsın! | Open Subtitles | حبيبتي، تعالي بالداخل فأنت مبللة تماما |
Yaptığınız tek şey kılları birbirine bağlamak. kıllar ıslaklar, dolayısıyla elektriği iletiyorlar, tabi insan vücudu da iletiyor. Deri boyamak için mükemmel. Daha sonra istediğiniz yere bağlayabilirsiniz. Mutfak lavabosuna bile. | TED | كل ما عليك فعله هو توصيل الشعيرات، و الشعيرات مبللة لذلك توصل لاكهرباء، و جسم الانسان يوصل ايضاً، و الجلد جيد للتلوين عليه، و عندها يمكنك التوصيل بأي شئ، حتى حوض المطبخ. |
Oh, Lois, tamamen ıslandın. İşte,bırak ta sallayarak kurutayım. | Open Subtitles | لويس، أنت مبللة تماماً دعيني أهزهزك كي تجفي |
Baksana. Islanıyorum. | Open Subtitles | أنظر إلي، أنا مبللة! |
- Kusura bakmayın, sırılsıklamım. - Zaten duş almam lazımdı. | Open Subtitles | آسفة, ولكنني مبللة إنني بحاجة للاستحمام بكل الأحوال |
Sen de sırılsıklamsın. | Open Subtitles | أنت مبللة أيضاً |