Asla bir şey yapmadı. Rahat bir dükkan soygunu, o kadar. | Open Subtitles | كان نظيفاً تماماً لم يفعل قط شيئاً سرق متجراً وهذا كل شيء |
%40 olan çok fazlaydı, ben de ayarlama yapan bir dükkan buldum. | Open Subtitles | الـ40 بالمائة كانت أكثر من اللازم، فوجدت متجراً يعدّها خصوصاً |
Demek istediğim şu ki bir mağaza dolusu müşteriyi mutlu etmek göründüğünden zordur. | Open Subtitles | كل ما أقوله هو أن إبقاء متجراً مليء بالزبائن السعداء أصعب مما يبدو. |
- Biraz. Günün birinde ufak bir çiftlik ya da bir dükkân mı alacaksın? | Open Subtitles | هل ستشترى مزرعة صغيرة أو متجراً ريفياً يوماً ما ؟ |
Yeni evlendim, bu küçük kasabaya taşındım, bir antika mağazası açtım. | Open Subtitles | تزوجت مؤخراً و إنتقلت إلى بلدةٍ صغيره و إفتتحت متجراً للأثريات |
Niye alışveriş etmek istemeyeceğim, bir mağazaya sahip olayım ki. | Open Subtitles | لماذا أريد أن املك متجراً وانا لا اريد التسوق فيه؟ |
Adım Melinda Gordon Evliyim ve küçük bir kasabada yaşıyorum. Kendime ait bir antika dükkanım var. | Open Subtitles | أنا متزوجة، و أقطن في بلدةٍ صغيرة و أدير متجراً للأثريات |
Çünkü tüm 32 market için siparişleri almaya hazırım. | Open Subtitles | لأني جاهزُ لتلقي تلك الطلبيّة الخاصة ب32 متجراً |
Eğer benim annem ve babam bir dükkan işletselerdi, ben orada bir saniye bile durmazdım. | Open Subtitles | إن أدار أبي وأمّي متجراً لما دخلته أبداً. |
Uzaklaşmak için araba çalacaktır. Paraya sıkışınca bir dükkan soyacaktır. | Open Subtitles | سيحتاج للابتعاد ،سيسرق سيّارة سيحتاج للنقود ، و سوف يسرق متجراً |
Uzaklaşmak için araba çalacaktır. Paraya sıkışınca bir dükkan soyacaktır. | Open Subtitles | سيحتاج للابتعاد ،سيسرق سيّارة سيحتاج للنقود ، و سوف يسرق متجراً |
Yargıç dükkan soyan bir çocuktan bahsetmiyordu. | Open Subtitles | لم يكن يتكلم عن فتى نهب متجراً |
mağaza açmamı istiyorsun. Her şeyimi satmamı istiyorsun. | Open Subtitles | تريدين مني أن أفتح متجراً تريدين مني أن أبيع كل شيء |
mağaza açmamı istiyorsun. Her şeyimi satmamı istiyorsun. | Open Subtitles | تريدين مني أن أفتح متجراً تريدين مني أن أبيع كل شيء |
Soyabileceğim bir dükkân lazım ya da bir Hintlinin marketi. | Open Subtitles | ،أحتاج متجراً أقتحمه" "أو مكاناً يديره هندوسي |
Hayır, dükkân benim. Çift gelir. | Open Subtitles | لا, انا املك متجراً,لمضاعفة الدخل |
Yeni evlendim, bu küçük kasabaya taşındım, bir antika mağazası açtım. | Open Subtitles | تزوجت مؤخراً و إنتقلت إلى بلدةٍ صغيره و افتتحت متجراً للأثريات |
Yeni evlendim, bu küçük kasabaya taşındım, bir antika mağazası açtım. | Open Subtitles | تزوجت مؤخراً و إنتقلت إلى بلدةٍ صغيره و إفتتحت متجراً للأثريات |
Trafik kameraları vadi ve 14. sokağın arasındaki mağazaya girdiklerini görüntüledi. | Open Subtitles | "التقطتهما آلة تصوير المرور وهما يدخلان متجراً في تقاطع (فالي) والـ14" |
Evcil hayvan dükkanım var. | Open Subtitles | حسناً , أنا أمتلك متجراً للحيوانات الأليفة |
Evine zorla girip adamı bağlamışlar. Adam market işletiyor, bir esrarkeş kasadaki parayı evine götürdüğünü düşünmüş. | Open Subtitles | يدخلون منزله ويمسكون به إنه يدير متجراً ويبيع بعض الممنوعات |
Mutlaka mahalle bakkalı işleten bir Pradeep vardır ve kendisiyle hiçbir derdim yok ama neden Pradeep bir kere bile mimar falan olmuyor, eldiven tasarlamıyor ya da ne bileyim filmlerde Bradley Cooper'ın karakterinin yaptıklarını yapmıyor? | Open Subtitles | ربما هناك براديب الذي يدير متجراً وليس لدي أي شيء تجاهه، لكن لماذا لا يوجد براديب لمرة واحدة فقط يكون مهندساً معمارياً |
Yılda bir defa şoförler Brooklyn'deki İtalyan sandviç dükkanına giderler. | Open Subtitles | كل سنة، يقصد السائقون متجراً للشطائر الإيطالية في (بروكلن) |
Belli ki siyah bir adam Newark'da bir mağazayı soymuş. | Open Subtitles | من الواضح أن رجلاً أسود سرق متجراً في نيويورك |