Nasıl olur da kızlar konusunda bu kadar heyecanlı olmazsın? | Open Subtitles | لماذا لا أراك متحمساً هكذا إذا تعلق الموضوع بالفتيات ؟ |
Prens de o kadar heyecanlı ki neredeyse sanki bir kişiliği var. | Open Subtitles | الأمير كان متحمساً أيضاً كما لو أصبحت له شخصية فجأة |
Fazla hevesli görünmemeliyim. | Open Subtitles | لا يجب أن أبدو متحمساً للغاية بإمكانه أن ينتظر لبعد الاحتفال |
"Rüya" temasının bir parçası olacağım için çok heyecanlanmıştım ancak daha sonra fark ettim ki; "Kâbus?" kısmının başını çekiyormuşum. | TED | كنتُ متحمساً لأكون جزءاً من "الحلم" الفكري. وثم وجدتُ أنني أقود الجزء المروع "الحلم المروع" منه. |
Bütün gün gelmenizi beklemek onu öyle heyecanlandırdı ki uyuyakaldı. | Open Subtitles | لقد كان متحمساً جداً لقدومكم لقد أخذه النعاس من التعب |
Benim bekarlığa veda partim konusunda çok heyecanlı, bir haftadır uğraşıyor. | Open Subtitles | أعني بأنه كان متحمساً بشأن حفل توديع عزوبيتي لقد أخذ إجازة لأسبوع |
Sürekli bahsettiğim insanla tanışacağı için çok heyecanlı olacaktır. | Open Subtitles | هو سوف يكون متحمساً اخيراً لوضع وجه للإسم الذي دائماً انطق به |
Çünkü son zamanlarda bu konu hakkında pek heyecanlı gözükmüyordun. | Open Subtitles | لأن مؤخراً انت لا تبدو متحمساً حول هذا الموضوع |
Bunu Meksika'da ayarladıkları için heyecanlı değilim. | Open Subtitles | في الحقيقة , لست متحمساً أن يتم الأمر في المكسيك |
Yeryüzündeki en güzel şeymiş gibi onlarla heyecanlı konuşmalısınız. | Open Subtitles | يجب أن تبدو متحمساً للسلعة كأنها أفضل سلعة على الأرض |
Bakın, aşkla tutuşmuş bir adam Olmuş kızın en hevesli kölesi | Open Subtitles | كما ترى , سيدي , الرجل الغارق في الحب سريعاً ما يصبح عبداً لهوفاً , متحمساً |
Eğer Ryuzaki, Kira'ya karşı geldiği için öldüyse, bu iş için pek de hevesli değilim. | Open Subtitles | إن كان ريوزاكي مات لاعتراضه طريق كيرا ، فأنا لست متحمساً جداً لتلك الفرصة |
Amerikan gençliğine devrimsel İskoç emeklemesini öğreten hevesli genç bir yüzme hocasıydım. | Open Subtitles | كنت شخص متحمساً ومعلم سباحة شاب أعلم الشباب الأمريكان طريقة الزحف الثوري بالماء |
Çok çocukça bir şeydi. Çok heyecanlanmıştım. Ya şimdi? | Open Subtitles | كان تصرفاً سابق لأوانه كنت متحمساً فحسب |
Doris seni çok heyecanlandırdı, galiba giyinmeyi bile unutmuşsun? | Open Subtitles | كنت متحمساً مع دوريس حتى نسيت أن تلبس ثيابك؟ |
Konuşmaya can atmıyordu ama değil mi? | Open Subtitles | حسنا، في الحقيقة هو لم يكن متحمساً للحديث، اليس كذلك؟ |
O heyecanlandım , onun doğum günü. | Open Subtitles | لقد كان متحمساً ، إنه عيد ميلاده |
Neden bu kadar heyecanlandın? | Open Subtitles | لم تبدو متحمساً جداً بهذا الشأن؟ |
Ailem endişelense bile ben en sevdiğim kuzenim Justin geliyor diye mutluydum. | Open Subtitles | على الرغم من قلق والدي فأنا كنتُ متحمساً لأن قريبي المفضل جستن كان سيأتي |
Ona bu sabah verdiğin pulları görünce gerçekten çok heyecanlandı. | Open Subtitles | لقد كان متحمساً جداً عندما أعطيتيه تلك الطوابع فى الصباح |
Öyleyse, neden daha fazla heyecanlanmadın? | Open Subtitles | إذاً لماذا لستَ متحمساً بما فيه الكفايه؟ |
Örneği genişleterek teste tabii tuttular ve bunun, büyük camgöz DNA'sı olduğunu tespit edebildiler. DNA, bu salgıdan elde edilmişti; ve oldukça heyecan vericiydi. | TED | وكبروه وفحصوه ووجدوا انه بالفعل DNA لسمك قرش مُتشمس وتم الحصول عليه من اللعاب وكان متحمساً تماماً |
Eisenheim'ın seyircisi hep coşkulu olmuştu ama şimdi daha bir kabına sığmaz olmuşlardı. | Open Subtitles | جمهور أيزينهايم كان دوما متحمساً له. لكنه الآن أصبح يجذب جمهوراً أكثر حماساً. تفضلي يا سيدتي. |
Janice, eğer sana pek istekli görünmüyorsam özür dilerim... zoraki ve insanı mahçup duruma getiren şu insanların çıkmak dediği şey. | Open Subtitles | أعتذر يا ـ جانيس ـ إن لم أكن متحمساً للخوض في علاقة حميمة غير مناسبة يدعوها الناس بالمواعدة |
Ekip, yalnızca bu uzaklardaki gölde yaşayan küçük lemurun hikâyesini anlatmak için çok hevesliydi. | Open Subtitles | كان الفريق متحمساً لسرد قصة ليمورٍ صغير لا يعيش سوى على هذه البحيرة النائية |
Sana onu birlikte yapalım diyene kadar o konuda çok hevesliydin. | Open Subtitles | وكنت متحمساً بهذا فعلاً حتى اقترحت أن نفعلها سوياً |