| Şey, bunu gündeme getirmekte tereddüt ediyorum ama çok sayıda şehir ekonomilerini canlandırmak için şeye başvurdu yasal kumara. | Open Subtitles | كنت متردد بقول هذا لكن يوجد عدد من المدن تجدد إقتصادها بالمقامرة |
| Tamasaburo gençlik arzularıyla tereddüt yaşıyorken Mizunomi Bataklığı'ndan Bunta, Sado çayırlarında dolanıp,... | Open Subtitles | بينما تاماسابورو متردد بقراره في شبابه بونتا من مستنقع ميزونومي كان يجوب حقول سادو |
| Başkan'ın suç tasarısında tereddüt ettiğine dair dedikodular var. | Open Subtitles | تتوارد الشائعات أن رئيسك متردد بشأن مشروع القانون. |
| Terzi kesinlikle kararsız Aşçı kriz geçiriyor. | Open Subtitles | إن الخياط متردد جدا والطباخ عنده أزمة في المطبخ |
| Patent alana kadar bunu söylemekte kararsızım. | Open Subtitles | وأنا متردد في الكشف عن المعلومات حتى أحصل على براءة الإختراع |
| Beni almaya bizzat gelmişsin. Sormaya çekiniyorum. | Open Subtitles | . هل أتيت للبحث عني شخصياً إنني متردد على السؤال ، ولكن لماذا ؟ |
| Başkan, sırf Bauer'la yaptığı bir konuşma yüzünden tereddüt ediyor. | Open Subtitles | الرئيس متردد في قراره بسبب محادثته مع باور |
| Bu kadar mutlu haberi verirken neden tereddüt ediyorsun? | Open Subtitles | لماذا أنت متردد لمشاركتنا هذه الأخبار السعيدة ؟ |
| Vay be! Allah için bak durup durmamakta tereddüt ettim. | Open Subtitles | الله يعلم أني كنت متردد هل عليّ أن أوقف لكِ أم لا ؟ |
| Biraz gerginsin bu yüzden kıza açılmak konusunda kesinlikle tereddüt edersin. | Open Subtitles | أنتَ عصبي بعض الشيء. أن تواجه فتاة ستكون بالتأكيد متردد. |
| O büyük savaş öncesi gece tereddüt ettiğinde. | Open Subtitles | عندما كان متردد في الليلة التي سبقت المعركة الكبرى. |
| tereddüt etti diye bir adamı vuramazsın. | Open Subtitles | لا يمكنك اطلاق النار على رجل لانه متردد |
| Dünyayı insanlık adına geri almak için neden tereddüt ediyorsunuz? | Open Subtitles | و أستعد عالم البشر لمذا أنت متردد |
| kararsız, dengesiz, ve dediğim gibi... harekatı düşününce bile dehşete düşüyordu. | Open Subtitles | و كان متردد و شارد و كما قلت خائف من العملية العسكرية |
| Eğer oraya kararsız bir kalple gidersen sonu herkes için dram ve felaket olur. | Open Subtitles | ماذا؟ إذا عدتِ بقلب متردد سيكون هناك كارثة ومأساة للجميع |
| Oldukça kararsızım, o yüzden birkaç kez daha geri gelebilirim mahsuru yoksa. | Open Subtitles | أنا متردد حقاً و لهذا ربما سأعود إلى هنا عدة مرات |
| O yüzden söylemeye çekiniyorum. | Open Subtitles | لهذا السبب أنا متردد في قوله , حسناً ؟ |
| Profesörüme, jeneratör ve motor tasarımlarının alternatif akım kullanılarak oldukça geliştirilebileceğini belirttim. | Open Subtitles | ذات مره قلت لمعلمي ان المحرك الحالي يمكن ان يتم تحسينه بإستخدام تيار متردد |
| Üniversitede birkaç gök bilimci tanıdığım var ama açıkçası tanıştırmaya isteksizim. | Open Subtitles | أنا اعرف بعض علماء الفلك في الجامعة لكن صراحة, انا متردد لعمل تقديم |
| Onu yukarı astım. Çünkü, misafirlerle konuşmaya gönülsüzüm. | Open Subtitles | علقته لأنني متردد من التحدث مع الضيوف |
| Bayanlar baylar bir çocuğun kararsızlığı. | Open Subtitles | الطفل متردد أيها السيدات والسادة |
| Aslında size sinirbilim ya da psikoloji tavsiyeleri verme konusunda tereddütlerim var. | TED | الحقيقة أني متردد في أن أقدم لكم أية نصائح في العلوم العصبية أو النفسية. |
| Yumruklarını sakınıyorsun. | Open Subtitles | انت متردد في لكماتك |