NID, Hammond ve politikasının çok yumuşak olduğu kanısında. | Open Subtitles | الإن أى دى تعتقد أن هاموند و سياسات قيادة بوابة النجوم متساهلة للغاية |
yumuşak kalpler, yumuşak beyinlerin bulunduğu yerde bulunur. | Open Subtitles | وبما أننا سنرى قلوبا رقيقة فسوف نرى عقولا متساهلة |
Sırlarının ABD ajanlarına sızdırılması konusunda çok hoşgörülü ilkeleri olsa gerek. | Open Subtitles | لا بد أن لديهم سياسة متساهلة عندما يتعلق الأمر بتسريب أسرارهم للإستخبارات الأمريكية |
Ama fazla hoşgörülü olmayın. | Open Subtitles | لكن لا تكُونُي متساهلة جداً. |
Bu yüce ulusun üniversiteleri öğrenci kabulünde gevşek davranmaya başladılar. | Open Subtitles | جامعات هذه الأمة العظيمة تصبح متساهلة في قبولها. |
Ne? Güvenlik yasaları gevşek olan bir pazar bulmalıyız. | Open Subtitles | علينا أن نجد ببساطة سوق ذو تعليمات أمان متساهلة |
Karen ona karşı hep fazla müsamahakâr olmuştur. | Open Subtitles | لطالما كانت كارين متساهلة معها |
Hakim, meşhurlara yumuşak davranıyormuş gibi bir imaj yaratmak istemedi. | Open Subtitles | فالمحكمة لا تريد أن تبدو متساهلة مع المشاهير |
Sorun olmaz mı? Üstüm olarak çok yumuşak davranıyorsun bana. | Open Subtitles | هل يجوز أن تكوني متساهلة كثيراً مع تابعك؟ |
Belki bunun sebebi annemin sana hep yumuşak davranması ya da yüzünün simetrik olmasıydı ama bu yüzden çok saf kaldın. | Open Subtitles | ربما لأن والدتنا كانت متساهلة معك أو لأن وجهك متناسق ولكن جعلك هذا غير جادة |
Kastettiğiniz size hakaret olacağı çünkü yumuşak başlı bir avukat imajı çizersiniz değil mi? | Open Subtitles | تقصدين صفعة على وجهك لانك ستظهرين على انك متساهلة في الجريمة، صحيح ؟ |
Eisenhower ve Dulles, Truman yönetimini Komünizme karşı yumuşak olmakla suçladılar. | Open Subtitles | (اتهم (آيزنهاور) و (دالاس أنّ إدارة (ترومان) كانت متساهلة مع الشيوعيين |
Benden iyi üvey anne olur. Çok yumuşak başlıyımdır. | Open Subtitles | سأكون زوجة أم رائعة أنا متساهلة جداً |
Ben çok hoşgörülü bir ebeveynim. | Open Subtitles | أنا أم متساهلة جدا |
Çok hoşgörülü olmayacağıma emin ol. | Open Subtitles | اوعدكي لن اكون متساهلة |
Çocuklarına karşı bu kadar gevşek olmanı anlıyorum, Nicole ama ne tür bir eğlence olduğunu görmem gerek. | Open Subtitles | أنا أتفهم أن تكوني متساهلة مع أولادك يا نيكول لكنني يجب أن اذهب و أرى أي نوع من المتعة تتحدثين عنها |
Bana söylenene göre, Surrey Kontu'na karşı davranışlarımı çok müsamahakâr görüyormuşsunuz. | Open Subtitles | معاملتي لايرل ساري متساهلة للغاية |
Çevre müsamahakâr mı değil mi? | Open Subtitles | أهي بيئة متساهلة، أم غير متساهلة ؟ |