İlişkilerden konuşursak, buna karışık sinyaller denir. | Open Subtitles | في العلاقة بين الكلام ، يسمون هذا اشارات متضاربة. |
Sana karışık ümitler vermiş olabilirim. | Open Subtitles | لقد كنت أرسل إليك إشارات متضاربة وهذا ليس بعدل |
Kafan karışık, ona yardım etmek istiyorsun ama hareketlerinin, ona onay verdiğin şeklinde yorumlanacağından korkuyorsun. | Open Subtitles | مشاعرك متضاربة ترغبين بمساعدته ولكنك خائفة من أن أي شيء تقومين به سيتم اعتباره كنوع من الموافقة |
Yani kendi kafamın içinde çelişen yargılar vardı. | Open Subtitles | كما تعلمون, لدي قرارات متضاربة داخل رأسي |
Tutuklanan Suudi vatandaşı ile ilgili birbiriyle çelişen bilgiler ediniyoruz. | Open Subtitles | لقد تلقينا تقارير متضاربة حول إعتقال سعودي الجنسية في وقتٍ سابق. |
Ama sonra da, kendime tutarsız mesajlar verdiğimi fark ettim. | TED | ولكن ثم فكرت، ألا أقوم أنا بإرسال رسائل متضاربة لنفسي. |
Önemli tanıkların, Washington'ın silahı olduğuna dair çelişkili ifadeleri var. | Open Subtitles | هناك أقوال متضاربة حيت يقول البعض الشهود الأساسيين إنها كانت تحمل سكيناً. |
Çünkü sürekli karışık sinyaller alıyorum. | Open Subtitles | لآنني احصل على اشارات متضاربة طوال الوقت |
bir de üzerine biz de boşanınca sanırım benim hakkımda kafası çok karışık olsa gerek. | Open Subtitles | ونشأ في أسرة وقع فيها طلاق لذا أظن أن لديه مشاعر متضاربة كثيرة حولي |
Tamam, sadece son zamanlarda oldukça şey yaşadın ve hislerin oldukça karışık. | Open Subtitles | حسنا , أنا فقط أقول لقد خضت الكثير مؤخرا وتعاملت مع مشاعر متضاربة |
Tamam, bu meseleyi çözelim artık. Çok karışık sinyaller gönderiyorsun şu anda. | Open Subtitles | حسنا، دعنا أنا وأنت ننتهي من هذا. حسنا، أنتِ حقا تبعثين إشارات متضاربة هنا. |
Çok karışık sinyaller gönderiyorsun. Çok açık bir tane göndereyim o zaman. | Open Subtitles | حسناً، أنت تبعثين برسائل متضاربة |
Çünkü gerçekten karışık sinyaller almaya başladım. | Open Subtitles | لأنني أتلقَّ إشارات متضاربة هنا |
Şimdi, İkiz Kuleler inşa edildiğinde görünüşleri hakkında herkes karışık duyguların içindeydi fakat teröristler kuleleri yıkınca şehrimizin sembolü oluverdiler. | Open Subtitles | "عندما تم بناء البرجين التوأمين، كانت المشاعر متضاربة بشأن شكليهما، لكن عندما أسقطهم الإرهابيون، أصبحوا رمزاً لمدينتنا" |
İnan bana, ben de hala karışık duygular hissediyorum. | Open Subtitles | -ثق بي، تراودني مشاعر متضاربة عنك أيضاً . |
Yani bizden karışık işaretler aldı. | Open Subtitles | -كان يتلقى إشارات متضاربة منا إذاً |
Adamlarımdan birbiriyle çelişen tavsiyeler alıp duruyorum. | Open Subtitles | وعلينا فعل ذلك بسرعة وأتلقى نصائح متضاربة من رجالي |
Çıkarları çelişen iki farklı taraf söz konusu gibi. | Open Subtitles | وكأنه يبدوا لدينا طرفين بمصالح متضاربة |
Ben de, düzensiz CIA saçmalıklarına daldım ve çelişen bilgilerin içinde boğuldum. | Open Subtitles | لذلك غرقت في ضياع "بسبب هراء عدم تعاون "المخابرات المركزية وأنا غارق حتّى أذنيّ في معلومات متضاربة |
Dakika tarihi kayıtları tutarsız. | Open Subtitles | السجلات التاريخية متضاربة |