Eğer, aynı dövmelerden yaptırabilir miyiz diye soruyorsan cevabım, hayır. | Open Subtitles | أذا كنت تقترح أن نحصل وشوم متطابقه الجواب هو لا |
Hikayeye iki gün boyunca aynı şekilde anlattı, taa ki, balistik kurşunların kendi silahına ait olduğunu belirleyene kadar. | Open Subtitles | التزم بقصته حتى أثبت مختبر المقذافية أنّ الرصاصات متطابقه مع سلاحه |
Biraz endişeleniyordum ama aynı kıyafeti giydiklerini görünce geçti. | Open Subtitles | قليلا، حتي شاهدتهما يرتديان ملابس علويه متطابقه |
- İlk testlere göre kabul edilebilir hata payı sınırları içerisinde, çocuğun DNA'sı Albay O'Neill'ınkiyle aynı. | Open Subtitles | أنتى مُتَأَكِّده، دكتوره ؟ فحص الأنسجه , فى حدود هامشِ الخطأ المقبولِ الصفات الورائيه للفتى متطابقه مع العقيد * أونيل * |
Tüm hikayeler temelde aynı. Jack'in olayıyla uyuyorlar. | Open Subtitles | كل الحالات جسدياً متطابقه جميعهم يطابقون أحداث * جاك * بالضبط |
Peki, "You Can't Hurry Love" şarkısının Supremes versiyonundaki vurmalı kısmının başlangıcı ile Iggy Pop'un "Lust for Life" şarkısı aynı değil mi? | Open Subtitles | ماذا عن مقدمه الايقاع في نسخه "لا يمكنك استعجال الحب" و أغنيه ايجي للبوب " رغبه في الحياة" أليست كلها متطابقه ؟ |
- Tıpatıp aynı geldi. | Open Subtitles | تبدو متطابقه |