"متفائلة" - Translation from Arabic to Turkish

    • iyimser
        
    • iyimsersin
        
    • olumlu
        
    • umutlu
        
    • neşeli
        
    • umutluyum
        
    • iyimserdi
        
    • umut
        
    • pozitif
        
    • iyimserdir
        
    • iyimserce
        
    • iyimserlik
        
    • iyimserim
        
    İşlerin yolunda gittiği için dünya görüşünün biraz iyimser olduğunu düşünmüştüm. Open Subtitles إعتقدت محلك سيقوم بعمل جيد نظرتُكِ للعالم تبدو قليلاً متفائلة جداً
    İyimser olmak istiyorum ama bir kadın olarak aynı zamanda cinsel anlamda aktif görülmek ve yetkili bir profesyonel olmak zor. Open Subtitles إنّني أحبّ أن أبقى متفائلة ولكن كوني إمرأة فمن الصعب أن أعتبر كشخص مولع بالجنس ومنافس في مهنته في الوقت عينه
    Ve sonra teknoloji var -- basit, umut dolu, iyimser, hep genç. TED و عندها نجد التكنولوجيا -- أكثر بساطة ومفعمة بالأمل، متفائلة ودائمة الشباب.
    Eğer öfkeliysen bunun tekrar olmasını engelleme konusunda iyimsersin demektir. Open Subtitles إذا كنت غاضبة فعليك أن تكوني متفائلة بصدد قدرتك على منع هذا من الحدوث مجدداً
    Ama ben teknoloji hakkında son derece olumlu hissediyorum. TED ولكنني متفائلة بشأن هذه التكنولوجيا.
    Hamileydi ve yeni bir ülkede herşeye baştan başlyordu, bu yüzden onu gülümserken çizdim, onu umutlu gösterdim. Open Subtitles تبدأ حياة جديدة في بلاد جديدة لذا جعلت منها مبتسمة جعلتها تبدو متفائلة
    Ve tabii ki bana sorarsanız, size gerçekten iyimser bir bakış açısı vereceğim. TED وبطبيعة الحال, اذا سألتموني, سأعطيكم وجهة نظر متفائلة جدا.
    Jake, bana iyimser rakamlar verme. - Ben rüzgara göre yön değiştirmeyen... kaç oyumuz var onu bilmek istiyorum. Open Subtitles جاك أرجوك لا تعطينى أرقام متفائلة أكره التفؤل.
    Kitabım için. İyimser mi, kötümser mi olduğumu anlamam gerek. Open Subtitles من أجل كتابي، يجب أن أكتشف ما إذا كنت متفائلة أم متشائمة
    Her zaman böyle sinir bozucu bir iyimser olmuşsundur. Open Subtitles لقد كنتى دائماً مجرد متفائلة صغيرة مزعجة
    Üzgünüm ama Bayan Keeman fazlaca iyimser davranmış. Open Subtitles آسف للقول أن السيدة كيمان كانت متفائلة ،أيضاً
    John Pollock'in karın bölgesinde bulunan izlerle eşleşmesini umuyor ama pek iyimser değil. Open Subtitles أنها تأمل في المباراة إلى تحت الجلد كدمة التي وجدت سيد على البطن جون بولوك، و لكنها ليست متفائلة.
    Mike kadar iyimser olmaya çalıştım ama işin gerçeği: deliye dönmüştüm. Open Subtitles حاولت أن أكون متفائلة مثل مايك لكن كنت متوترة بشدة ماذا يحصل إذا كانت غاضبة من مايك
    Kanseri tedavi edebilecek kadar iyimser bir bakış istiyorum. Open Subtitles أريد نظرة متفائلة جدا يمكنها معالجة السرطان
    Fazla iyimsersin. İçeride 100 kişi var. Open Subtitles أنت متفائلة هناك 100 شخص
    Daha olumlu, iyimser, ümitlendirici olabilirdim. Open Subtitles قد أكون ايجابية, مشجعة, متفائلة
    Benim aklımdan geçen bu şiirlerle bu kadar uzun bir süre geçirmek seni daha bi' iyimser ve umutlu yapar diye düşünmüştüm. Open Subtitles اريد فقط ان أعتقد أن انفاق الكثير من الوقت مع تلك القصائد من شأنها تجعلك , كما تعلم , متفائلة ومتأملة
    Peki, üzgünüm, fıkır fıkır, neşeli olamadıysam ama çok büyük bir sırrın yüküyle geziyorum. Open Subtitles حسنا انا اسفة ان لم اكن متفائلة و ضحوكة لكنني اتجول مع سر كبير جدا
    Heyecanlı değilim, umutluyum. Open Subtitles متحمسة.. كلا لكنني متفائلة بذلك
    Hiçbir şey onu endişelendiremezdi. Her zaman iyimserdi. Open Subtitles لم يزعجها شيئاً كانت متفائلة جداً
    Ona çok saygı duymuştum, geleceği için bu kadar planı olmasına ve çok pozitif olmasına hayran kaldım, hem de yaşadığı onca şeye rağmen. TED لقد كنت في رهبةٍ منها، لدرجة أنها كانت متفائلة جدًا وأعدّت خططًا كاملة للمستقبل، لتتعامل مع كل شيء من خلال ذلك.
    Azimli ama tatlı biridir. Aşırı derecede iyimserdir. Doğum günlerini asla unutmaz. Open Subtitles إنّها حازمة، لكنّها لطيفة، متفائلة جدًّا، ولا تنسى أيّ عيد ميلاد.
    Hiç konulara iyimserce yaklaştığını görmemiştim. Fikrini değiştiren şey nedir? Open Subtitles لم تكونى متفائلة ابداً , لِمَ غيرتى رأيك ؟
    Havadaki dünyayı kurtarma hissini veren iyimserlik kokusunu almamak mümkün değil. TED ويمكنك أن تشعر بهذا التحرك متفائلة لإنقاذ الأرض في الهواء.
    Ama, uzun vadede, zamanın değişip onların ve fikirlerinin zemin kazanacağı konusunda iyimserim. TED ولكنني متفائلة بأنه على المدى البعيد , الزمن سيتغير وأفكارهم ستصبح متقبلة .

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more