Bir farenin ortalama ömrünün 2 ya da 3 yıl olduğunu biliyor muydun? | Open Subtitles | هل تعلم أنّ متوسّط العمر الإفتراضي للجرذ هو من سنتين إلى 3 سنوات؟ |
Tamam. ortalama bir erkeğin vücudunda 5 litre kan vardır. | Open Subtitles | متوسّط ما يحتويه جسد الرجل من دماء حوالي 5 ليترات. |
Dinleyici: meraba. Bir yerlerde okudum, son 20 yılda Bu gezegende ortalama insan ömrü 10 yıla kadar uzadı. | TED | الجمهور: مرحباً، قرأت في مكان ما، أنّه في ال20 سنة الماضية، ازداد متوسّط الأعمار 10 سنوات |
Barbekü tavuk sandviç, fırında patates ve Orta kola. | Open Subtitles | سندويتش دجاج بي كيو، بطاطة مشوية تماما، وكوكا متوسّط. |
Ve ortancası. Orta değil fikrimi değiştirdim. | Open Subtitles | والمتوسّط الواحد لا واحد متوسّط لقد غيّرت رأيي |
Dünya Sağlık Örgütü'ne göre ortalama olarak her kadın başına 2,1 çocuk düşüyor. Sadece bir önceki jenerasyonun yerine geçebilmek için. | TED | وفقاً لمنظّمة الصّحة العالميّة، نحتاج اليوم إلى متوسّط حوالي2.1 طفل لكل امرأة فقط لكي يكون لدينا بشر كافين لتعويض الجيل السابق. |
Güneş ışığını kesecek ve yüzeyin ortalama sıcaklığını hissedilir şekilde düşürecek. | Open Subtitles | ستمنع نور الشمس وسينخفض متوسّط درجة الحرارة السطحيّة بشكل ملحوظ. |
Sadece ortalama büyüklükteki bir göktaşının içerdiği mineraller binlerce, milyarlarca dolar değerinde olabilir. | Open Subtitles | الكويكب متوسّط الحجم قد يحتوي على معادن تقدَّر بآلاف بلايين الدولارات |
Bu yüzden fiziği ya da görünüşünü bilmiyorum. Sanırım ortalama diyebilirim. | Open Subtitles | وكذلك بالنسبة لبنيته الجسمانيّة، أظنّه كان متوسّط البُنيان. |
Sengoku döneminde shinobiler ve halkın ortalama yaşam süresi otuz yıl civarındaydı. | Open Subtitles | ، خلال عصر الدّول المتحاربة ، متوسّط العمر الذي كان يصل لكلٍ من الشينوبي و المواطنون كان حوالي الثلاثين سنة فقط |
1611'de bir adamın ortalama uzunluğu 1,65. | Open Subtitles | بعام 1611 كان متوسّط طول الرجال 170 سنتيمترًا. |
George W. Bush için Google'da arama yapmamız yeterli, oradaki görsellerle kırışıklık ve buruşukluklar gibi aynı ifadeyi verecek detaylarla tekrarlı ve kaliteli ortalama bir model geliştirebiliyoruz. | TED | بالنسبة لجورج بوش الأب، يمكننا ببساطة البحث على غوغل ومن هناك، بمقدورنا بناء نموذج متوسّط وترابطيّ ومصقول لنسخ تعبير الوجه بتفاصيله الدقيقة، مثل الطويات الجلدية واالتجاعيد. |
ortalama bir, getirisi var. | Open Subtitles | بخصوص متوسّط العـائد جذّاب جداً |
Bazı yerlerim gayet ortalama boyuttadır. | Open Subtitles | فأنا متوسّط تماماً ببعض الأماكن |
ortalama, Ryan King Show dinleyicileri 47 yaşlarında, anne-babasıyla birlikte yaşayan, kel espri anlayışı daha önce bir reklamdan gördüğü bir şeyi tekrarlamak olan çok içki tüketen ve cinsel güvenirlik sorunları olan bir kesim. | Open Subtitles | "انظر ، متوسّط المستمعين لبرنامج "راين كينق هو انّ عمره 47 سنة يعيش في المنزل مع والديه وهو اصلع |
Bir Sourdough Jack, üç patates, ve üç Orta Pepsi. | Open Subtitles | عجين مخمّر ، ثلاثة بطاطس، وثلاثة بيبسي متوسّط |
Orta karar bir yer yapsan meşru yoldan para kazanabilirsin. | Open Subtitles | إذ حضّرت خبزاً متوسّط الجودة, يمكنك حتى المتابعة هنا بشكل قانونيّ. |
Orta seviye bir boss falan olduğunu sanmıştım. | Open Subtitles | لقد اعتقدتُ بأنه زعيمٌ في مستوى متوسّط أو شيء من هذا القبيل |
Üçlü tarama yapın. Orta menzil. | Open Subtitles | أعطهم ثلاثة ضربات المدى متوسّط |
Çünkü ben mükemmelimdir. Aslına bakarsan ben daha çok ileri bir Orta seviyeyim.. | Open Subtitles | بصدق، أنا أكثر من متوسّط متقدم. |
Baban bir testere fabrikasında Orta düzey yönetici. | Open Subtitles | أبوك مدير متوسّط في مصنع المنشار. |