Barut deposu patlamıştır. Ticari gemiler ağır silahlı. | Open Subtitles | علي الأرجح هو البارود السفن التجارية تسير مثقلة بالسلاح |
Bir mezarın başında durmuş, kara düşüncelerle, ağır başlı... | Open Subtitles | تقف علىى قبر ورأسك مثقلة بالأفكار السوداء |
Geri çekil! Ruhum senin soyunun kanıyla gereğinden fazla yüklü zaten! | Open Subtitles | اذهب عني يكفي روحي ما هي مثقلة به بما فعلته بعائلتك |
Ruhum senin soyunun kanıyla gereğinden yüklü zaten. | Open Subtitles | روحى مثقلة تماماً بسفك دم عائلتك قبل الآن |
Bir cesedi burada bulmak çok kolay olur, hele de ağırlık bağlanmadıysa. | Open Subtitles | انت تعرف ، الجثة ستكتشف هنا سريعا خاصة اذا لم تكن مثقلة |
Onu ağırlık konmuş torbayla dövdüğünü biliyorum. | Open Subtitles | أعلم أنك تضربها بوسادة مثقلة وأظنك تعتقد نفسك ذكياً |
Yeni yemek yedi, gözleri kapanmaya başladı. | Open Subtitles | لقد تغذت لتوها وعيناها مثقلة |
ağır bir halının içine sardı ve tam onu nehre atacaklarken ben bağırdım. | Open Subtitles | ولفتها بسجادة مثقلة, وبينما كانوا يستعدون لرميها في المياه, صرخت أنا, |
Yedi gün önce, siyah Camaro ağır olarak gelmiş, hafif olarak çıkmış. | Open Subtitles | قبل سبعة أيام جائت سيارة كاميرو " سوداء مثقلة وعادت أخف قليلاً " |
Bugüne kadar ağır günahlarla buraya kadar geldik, Debbie. | Open Subtitles | نأتي ألى هنا بقلوبٍ مثقلة اليوم يا (ديبي) |
Kağıtlar uçmasın diye üstüne ağır bir şey koymamız gerekirse başka ama. | Open Subtitles | إلاّ إذا احتجنا إلى مثقلة ورقٍ ! |
Lucien lanet yüklü kırık bir kalple çölde ortadan kayboldu. | Open Subtitles | مثقلة عنهُ بقلب محطم لوسيان) اختفى فى البرية) |
Belki ağlar ağırlık yapıyordur. | Open Subtitles | ربما الشبكة مثقلة |
Yeni yemek yedi, gözleri kapanmaya başladı. | Open Subtitles | لقد تغذت لتوها وعيناها مثقلة |