ve ve bir şekilde Avustralya benim için evlilik gibi gelmeye başladı. | Open Subtitles | و, وبشكل ما في عقلي أستراليا أصبحت إلى حد ما مثل الزواج |
İyi iş, iyi bir evlilik gibi görünüşte sıkıcıdır. | Open Subtitles | مثل الزواج الناجح ممل من الناحيه الظاهرية |
Her şey güçle, yönle alâkalı. evlilik gibi. | Open Subtitles | كلّ شيء عن الطاقة والإتّجاه، مثل الزواج. |
Bu evlilik gibi birsey. "Evet" demek kolay kismi . | Open Subtitles | انها مثل الزواج بشخص ما قول "موافقة" هو الجزء السهل |
Ama, Perry, ortaklık, bu bir evlilik gibidir. | Open Subtitles | لكن، بيري، والشراكة، هو مثل الزواج. |
Ama ben hep polislerin ortaklığının evlilik gibi olduğunu duymuşumdur. | Open Subtitles | ولكني أسمع دائماً أن علاقة شراكة الشرطيين مثل الزواج |
evlilik gibi aynı, gelinazor için büyük, başkaları için küçük bir olay. | Open Subtitles | إنه تمامًا مثل الزواج. يا له من أمر هام ما تقوم به تلك العروس في تلك الحفلة! |
- Evet, aynı evlilik gibi ha değil mi? | Open Subtitles | -نعم ، مثل الزواج . هاه ؟ أليس كذلك ؟ |
Bu aynı barışma seksi olmayan evlilik gibi.. | Open Subtitles | أنه مثل الزواج بدون تركيب جنس |
Christine gibi genç bir kadının evlilik gibi ciddi bir adım atmadan önce eğitimini tamamlamasının önemli olacağını düşünüyorum. | Open Subtitles | أعتقد أنه مهم لفتاة صغيرة مثل (كريستين) أن تنهي دراستها قبل أن تأخذ خطوة هامة مثل الزواج |
- evlilik gibi. - Doğru. | Open Subtitles | مثل الزواج صحيح |
Ortaklığımız evlilik gibi. | Open Subtitles | شراكتنا مثل الزواج. |
evlilik gibi. | Open Subtitles | مثل الزواج |
Aynı evlilik gibi. | Open Subtitles | مثل الزواج |
Ev aslında evlilik gibidir. | Open Subtitles | المنزل هو.. هو مثل الزواج في الحقيقه |