Kan kardeşi olan Kızılderililer gibi veya dövme yaptıran takım arkadaşları. | Open Subtitles | مثل الهنود أصبح دم الأخوين أو زملائه كرة القدم الحصول على الوشم مطابقة |
Eli çocuklarını yabanda, tıpkı Kızılderililer gibi yetiştirdi. | Open Subtitles | إيلي قام بتربية أولاده تربية جامحة مثل الهنود |
"sizlere de asi Kızılderililer gibi davranmalıyız. | Open Subtitles | علينا أن نعاملكم مثل الهنود المرتدين |
Hiçbir şey çalmayacaklar ya da Hintliler gibi çok içmeyecekler. | Open Subtitles | هم لن يسرقوا شيء أو يشربون كثيرا مثل الهنود |
Her şeyden önce, Hintliler gibi giyinmişler. | Open Subtitles | بادئ ذي بدء، كنت ملابسهم مثل الهنود من الهند. |
Bir hendeğin içinde çamaşır yıkamak ve yerliler gibi pide yoğurmaya niyetim yok benim. | Open Subtitles | لا يوجد عندى نيه أن تنتهى حياتي و أنا أغسل الملابس و الأطباق و أصلح السراويل مثل الهنود |
Şimdi vahşi batıda değilsiniz. - Bir Çinliyi Kızılderili gibi vuramazsınız. | Open Subtitles | لا يمكنك اطلاق النار على صيني مثل الهنود الحمر |
Sizin Kızılderililer gibi, değil mi? | Open Subtitles | إنهم مثل الهنود الحُمر بالضبط، صحيح؟ |
Buraya Kızılderililer gibi gizlice giriyorsun. | Open Subtitles | تتسلل إلى هنا مثل الهنود |
Kızılderililer gibi. | Open Subtitles | مثل الهنود. |
Çalıların içinde uyuduk, hayatta kalanlar kurutulmuş ete döndü, tıpkı Hintliler gibi. | Open Subtitles | نحن ننام في الفرش، و ننجوا على اللحم المجفف مثل الهنود. |
Sırayla. Hintliler gibi. | Open Subtitles | الملف الوحيد, فقط مثل الهنود |
Dışarıda kovboylar ve yerliler var. | Open Subtitles | الوضع هنا مثل الهنود ورعاة البقر |