"مثمرة" - Translation from Arabic to Turkish

    • verimli
        
    • bereketli
        
    • üretken
        
    • kârlı
        
    • meyve
        
    • yapıcı bir
        
    Bildiğim kadarıyla o yöntem, ikinizin birlikte öylesine verimli ve benzersiz çalışmanızdı. Open Subtitles ما أفهمه أن طريقة عملكما معا كانت مثمرة للغاية وفريدة من نوعها.
    Bir zamanlar verimli bir iş geçmişimizin onuruna konuyu bir daha konuşalım. Open Subtitles لشرف علاقتنا التي كانت كانت ذات مرة مثمرة لنصلح الأمور من جديد
    Uzun ve verimli bir hayat mı yaşayacak yoksa kısa ve rahatsız bir hayat mı? TED هل ستحظى بحياة طويلة، مثمرة أو قصيرة، مضطربة؟
    Böylece orayı sürüp, ekin ekip, Tanrı'nın nazarında bereketli hale getirebileceğiz. Open Subtitles لكي نحرثه ونبذر البذور لنجعل الارض مثمرة
    Zamanım senin mülkün değil yumurtalıklarım gibi üretken olduğumdan. TED وقتي ليس ملكك عندما أكون مثمرة مثل المبيضين.
    Epey kârlı bir geceydi diyelim. Open Subtitles دعنا نقول فقط انها كانت ليلة مثمرة للغاية
    Tıbbi marihuana onlara hastalıklarını verimli, etkili ve aynı zamanda etkin ve rahat bir şekilde yönetmelerine olanak sağlıyor. TED وسمح لهم تدبر صحتهم بطريقة كانت مثمرة ونشطة وفعالة ومريحة بالنسبة إليهم.
    Bu ise beni ikinci konuya getiriyor: Sivil dini nasıl verimli bir şekilde uygulayabiliriz? TED ويقودني ذلك إلى موضوعي الثاني: كيف يمكننا ممارسة الدين المدني بطريقة مثمرة.
    Dün ABC-Paramount ile çok verimli bir sohbetim oldu. Open Subtitles لقد قمت بمحادثة مثمرة جداً مع ايه بي سي باراماونت
    Umarım New York ziyaretin verimli geçmiştir. Open Subtitles آمل بان تكون زيارتك لمدينة نيويوك كانت مثمرة
    Belki de görüşmelerimiz varisinizle daha verimli geçecektir. Open Subtitles ربما تكون مفاوضتنا ستكون مثمرة مع خليفتك
    Kendi çağrılarımda geliştirdiğim bir kaç tekniği bir araya getirdim ve gerçekten çok verimli olduğu ortaya çıktı. Open Subtitles سأضع ملفاً جديداً لتقنيات جديدة للبيع و التي كنتُ استخدمها في مكالماتي . و أتضح بأنها مثمرة جداً
    Oldukça verimli bir ilişkiyi küçük bir sıkıntının bozmasına izin vermeyelim. Open Subtitles لايجب أن نترك شخصاً صغيراً كحجر عثرة ليفسد علاقة مثمرة
    Eminim çok verimli ve tatmin edici bir hayatı olmuştur. - Bizden uzakta yani. - Anladım. Open Subtitles أوقن أنّها عاشت حياة مثمرة حافلة بعيدًا عنّا.
    Kusura bakma, aklımdaki kelimeler birbiriyle çarpıştı... güzel, bereketli, bunların dışa vurumu kutsal krep. Open Subtitles نعم ، آسف توجد الكثير من الكلمات في رأسي مثل ، مذهلة ، جميلة ، مثمرة ، لكن كل الذي خرج مني
    O yüzden size derim ki bereketli olup türeyin ve dünyayı tazeleyin. Open Subtitles لذلك أقول لكم، تكون مثمرة وتتضاعف واملأوا الأرض.
    Kalahari Çölü 'nün geniş bir alanı, bereketli bir cennete dönüşmeye başlar. Open Subtitles فإن منطقة شاسعة من *كالهاري* تتحول إلي جنة مثمرة.
    Bu kimse için üretken bir sohbet olmayacak. Hadi. Open Subtitles وهذه لن تكون محادثة مثمرة لأي شخص، هيّا بنا.
    Aslında belli artık duygularını üretken becerilere dönüştürmeye çalışıyorum. Open Subtitles إنه، جزئياً، محاولة لتحويل بعض المشاعر المتبقية لديها إلى مهارة مثمرة
    Evet, geçen gece kârlı bir gece miydi? Open Subtitles أذا , الليلة الماضية كانت مثمرة ؟
    Bu uğurda eldeki tarım alanlarını büyütebilmek için herhangi bir besin üretmeyen ağaçlar yok edilerek yerlerine meyve fidanları dikildi. Open Subtitles بتحويل الاراضى لانتاج الحبوب وتدمير الغير منتجه للحبوب وإجتثاث أشجار مثمرة في العملية.
    -Bu sefer yapıcı bir şekilde! Open Subtitles هل يجري ذلك بطريقة مثمرة هذه المرة ؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more