Otelin porno yayınları geri gelmediği sürece bu çanak antenler bir işe yaramaz. | Open Subtitles | أنت تعرف هذه الصحون اللاقطة غير مجدية ما لم الاباحية فندق يجعل عودة. |
Bu işe yaramaz. | Open Subtitles | إنها غير مجدية ، لذا ليس علينا فقط إلا أن نصنع حركة |
Suç eğilimin ve vasat güçlerin hiçbir işime yaramaz. | Open Subtitles | وهو تصرفك الإجرامي هذا، وقواك الغير مقبولة غير مجدية بالنسبة لي |
Dolayısıyla malzemeleri ayırmak için kullanılan geleneksel yöntemler plastikler için işe yaramamaktadır. | TED | ولذلك فإن الطريقة الإعتيادية لفصل المواد غير مجدية مع المواد البلاستيكية ببساطة |
Bir de diğer açıdan bakalım şu an işe yaramayan aşıları alabilir ve onları koruyucu, işe yarar hale getirebiliriz. | TED | ولكن هناك جانب آخر أيضاً يمكنك آخذ لقاحات غير مجدية وتجعلها تتجاوز ذلك المستوى لتصبح قادرة على الحماية. |
Ah... onların açısından nafile bir çaba gibi gözüküyor, Diane. | Open Subtitles | سوف نبقى مع المطاردة. أم، يبدو محاولة غير مجدية من جانبهم، ديان. |
Gençlerimiz ruhları ile beyinlerini ayırmayı gereksiz buluyor, doğruları kökleşmiş, bütünlükleri sürdürülemez olmuş. | TED | شبابنا يجدونها غير مجدية لفصل أرواحهم عن عقولهم، حقيقتهم متأصلة وسلامتهم مستدامة. |
Karşı saldırı veya kaçış teşebbüsü nafiledir ve sivilleri tehlikeye atar. | Open Subtitles | انها تجعل محاولة القتال او الهروب غير مجدية وخطيرة على المدنيين. |
Çünkü profil çıkarma saçmalığı işe yaramıyor, millet. | Open Subtitles | لماذا ؟ لأن طريقة تحليل الشخصية غير مجدية |
O küçük kıza bir utanç kaynağı, değersiz ve işe yaramaz olduğunu söyle. | Open Subtitles | أخبري الفتاة الصغيرة بأنها إحراج وعديمة القيمة وغير مجدية |
Kabul edelim ki sen aptalsın, salaksın ve işe yaramaz birisin! | Open Subtitles | لقد قبلت أن لك. ؟ أحمق، أنك غبي وغير مجدية |
Tüketici konumundaki zombilerin parlak ve işe yaramaz şeylere duyduğu akılsızca istek falan filan. | Open Subtitles | لقد فهمت الامر , الزمبى كمستهلكين بدافع الرغبة الطائش يحصلوا على الاشياء اللامعة الغير مجدية بلاه بلاه بلاه. |
Çok fazla işe yaramaz hareket yapıyorsun. | Open Subtitles | لديك الكثير من الحركات الغير مجدية |
Görmüyor musun o işe yaramaz ve çirkin? | Open Subtitles | ألا ترى أنها غير مجدية والقبيح؟ |
Başbakan da kesinlikle işe yaramaz. | Open Subtitles | رئيس الوزراء في غير مجدية على الاطلاق ... |
Aciliyet, işe yaramayacağını bile bile işe yarayan metotları değiştirmemizi gerektirmez. | Open Subtitles | الضرورة لا تدعو إلى تغيير الأساليب المجدية إلى أساليب غير مجدية. |
O halde bazı teklifleri kabul etmemizde yarar var. | Open Subtitles | إذا كنا لا نسمع عنهم ، فإن بعض هذه العروض قد تكون مجدية |
Sırlar, sadece ortaya çıkmasından korkulduğunda işe yarar. | Open Subtitles | الأسرار تكون مجدية فقط إذا كان الرجل خائف من تسربها. |
Hey, ne yapmaya çalıştığını biliyorum ama nafile. | Open Subtitles | أرى ما الذي تحاول فعله أنها محاولة غير مجدية |
- Belki de kaçmaya çalışmamız nafile olacaktır. | Open Subtitles | ربما يحاولون الهرب غير مجدية. لابد أنك تمزح معي. |
Büyü bilimlerinde okuyup gereksiz bir diploma alacak olması bir yana, bir de zamanını böyle saçma şeylerle harcıyor. | Open Subtitles | كونه يحصل على درجة غير مجدية بمثالية في علوم ما وراء الطبيعة، هذا شيء وكونه يضيع كل وقته في ذلك هذا شيء آخر |
Ya da ülkemizi Avrupa'daki bu gereksiz savaşa bulaştırmayı henüz başaramadığını. | Open Subtitles | وأتصور أنه لو نجح فى فعل ذلك فسيغرق بلدنا... في هذه الحرب الأوروبية الغير مجدية. |
Karşı koymak nafiledir. | Open Subtitles | المقاومة غير مجدية |
Onlar işe yaramıyor. | Open Subtitles | انها غير مجدية و انت تمضي الليل |