Evli bireyin çeşitli seks partnerleri arzusu ile düzgün bir evliliğin korunması. | Open Subtitles | المصالحة الفرديه بين المتزوجات و الرغبة في مجموعة متنوعة من الشركاء الجنسيين |
çeşitli korkunç senaryolar uyduruyorlar. | TED | أنها حلمت مجموعة متنوعة من سيناريوهات مرعبة. |
Bilgiyi doğrulayabileceğimizden emin olmak için çeşitli yöntemler kullanıyoruz ve böylece materyale güvenebiliyoruz. | TED | اننا نستخدم مجموعة متنوعة من الطرق للتأكد من امكانيتنا التحقق من المعلومات والتي يمكننا أن نثق بها. |
Bilinen en eski yazılardan bazıları, Mezopotamya üzerindeki peynir kotalarının idari kayıtlarını ve farklı ayinler ve topluluklar için çeşitli peynirlerin listelenmesini içermektedir. | TED | إن بعض أقدم المخطوطات المشهورة تحوي سجلات إدارية لحصص الجبن، تتضمّن مجموعة متنوعة من الجبن لمختلف الطقوس والسكان في سائر أنحاء بلاد الرافدين. |
Özellikle göçün zirve yaptığı zamanda gittim, en çok çeşit hayvanı yakalamayı umarak. | TED | ذهبت في فترة ذروة الهجرة تحديداَ أملاَ في تصوير أكبر مجموعة متنوعة من الحيوانات. |
Son iki sezonda çeşitli tarzlarda dövüşler gördük. | Open Subtitles | لقد رأينا مجموعة متنوعة من الأساليب القتالية في الموسمين السابقين |
Günde binlerce insan çeşitli hastalıklardan ölür. | Open Subtitles | الآلاف يموتون على أساس يومي من مجموعة متنوعة من الأمراض. |
çeşitli rüya halleri, mistik bilinç durumları... bir sürü dini sembol, çoğu İncil'den, Vahiyler Kitabı'ndandı. | Open Subtitles | مجموعة متنوعة من الأحلام الباطنية، الغامضة. الكثير من الرموز الدينية، معظمها غير تقليدية. |
Tozun içeriği korkutucu biçimde çeşitli. | Open Subtitles | يحتوي المسحوق على مجموعة متنوعة من المكونات: |
Birlikte çeşitli canavarlara karşı çok büyük, çok abartıIı mücadeleler yapıyorlar. | Open Subtitles | مع بعضهم البعض يواجهون صراعات مبالغ فيها ضد مجموعة متنوعة من الوحوش كلاهما وهمية علي حد السواء ومتأصلة في أسطورة فعلية |
Size çeşitli durumlarda saldırgana nasıl en fazla hasarı vererek kaçacağınızı göstereceğim. | Open Subtitles | سوف أريكم كيف تفلتون من مجموعة متنوعة من الحالات مع إلحاق أكبر قدر من الضرر بمهاجمك. |
Epitelyal hücreler çeşitli egzotik hayvanlardan gelmişler. | Open Subtitles | جاءت الخلايا الطلائية من مجموعة متنوعة من الحيوانات الغريبة. |
Son iki sezonda çeşitli tarzlarda dövüşler gördük. | Open Subtitles | لقد رأينا مجموعة متنوعة من أساليب القتال في الموسمين الماضيين. |
Fakat araştırmalar davranışlarımızın birden çok etki sonucu ortaklaşa şekillendirildiğini gösteriyor. Bunlar beyin, beynin nörotransmitterleri, hormonlarımız ve çeşitli sosyal faktörler. | TED | لكن تظهر الأبحاث أن سلوكنا يتشكل بصورة جماعية بواسطة مجموعة متنوعة من المؤثرات، بما في ذلك الدماغ وناقلاته العصبية وهرموناتنا، وعوامل اجتماعية مختلفة. |
İşte yıllar önce başladığım bu programda, bilimdeki, çeşitli dsiplinlerdeki farklı bağlantı çeşitlerine baktım ki bence bunlar zekânın altyapısını oluşturan tek bir mekanizmaya işaret ediyor. | TED | لذا في هذا البرنامج الذي توليته منذ بضعة سنوات، نظرت إلى مجموعة متنوعة من المواضيع في العلم، و في العديد من المجالات، التي كانت تشير، باعتقادي، إلى آلية كامنة، وحيدة للذكاء. |
Günümüzde klinik deneylerde karşılaşılan bu bazı önemli sorunların çözümü için alışılmışın dışında çeşitli YZ mimarileri oluşturduk. | TED | اختراع مجموعة متنوعة من أساليب الذكاء الاصطناعي غير التقليدية لحل الكثير من التحديات التي تواجهنا اليوم في مجال التصوير الطبي والتجارب السريرية |
Ağacın dallara ayrılan şeması aslında bilgiyi iletmede o kadar güçlü bir metafordu ki, zaman içinde çeşitli bilgi sistemlerini haritalandırmak için önemli bir iletişim aracı hâline geldi. | TED | المخطط المتفرع من الشجرة كان في الحقيقة استعارة قوية لنقل المعلومات، والتي أصبحت، مع مرور الوقت أداة اتصال مهمة لتعيين مجموعة متنوعة من نظم المعرفة. |
çeşitli kemoterapileri ve hedefe odaklı tedavileri kullanarak hücreleri öldürmeyi deniyoruz. Çoğumuzun bildiği gibi, işe de yaradı. | TED | حاولنا قتل الخلايا باستخدام مجموعة متنوعة من العلاجات الكيميائية أو العلاجات المستهدفة، كما يعلم معظمنا، فقد نجحت هذه الطريقة. |
Birlikte doğal tropikal yağmur ormanlarından işletilen ormanlar ve balık tarlalarına değin çeşitli biyolojik sistemlere baktık. | TED | نظرنا معا إلى مجموعة متنوعة من النظم البيولوجية، بدءا من الغابات الاستوائية المطيرة الطبيعية ومرورا بالغابات المدارة ومصائد الأسماك. |
Güney Asya'da süt çeşitli gıda asitleriyle pıhtılaştırıldı, limon suyu, sirke veya yoğurt gibi ve daha sonra paneer somunlarına kurumaya bırakıldı. | TED | في جنوب آسيا، كان الحليب يُخثّر باستخدام مجموعة متنوعة من الأحماض الغذائية، مثل عصير الليمون، أو الخلّ، أو اللبن ثم يُعلّق ليجف ويصبح أرغفة من جبنة بانيير. |
Pek çok çeşit sensör taşıyor ve bu sensörlerin fotoğraf kalitesi, piksel başına bir ila iki santimetre kadar çok olabiliyor. | TED | وهي تحمل مجموعة متنوعة من أجهزة الاستشعار، وجودة الصورة لبعض من هذه المستشعرات يمكن أن تصل إلى سنتيمتر واحد إلى اثنين في كل بكسل. |