- Bu yüzden geldim zaten. Ayrılırken seni teknede göremedim. | Open Subtitles | هذا سبب مجيئي لأنني لم أركِ على متنها حين غادر |
Bu gece buraya gelmeden önce kızlarımdan bir tanesi bağırmaya başladı. | TED | فقط، قبل مجيئي إلى هنا هذه الليلة، بدأت إحدى بناتي بالصراخ. |
Eğer beni rahat bırakmayacaksanız gevşemek için buraya gelmemin anlamı ne? | Open Subtitles | ما الفائدة من مجيئي هنا، إذا لم تتركوني أرتاح. |
Bu saatte geldiğim için özür dilerim ama hayat memat meselesi. | Open Subtitles | أعتذر عن مجيئي في هذا الوقت ولكنها مسألة حياة أو موت |
Kim olduğumu, niye geldiğimi bilmeden bana baktı. | Open Subtitles | وحدّق فيّ غير مدركٍ مَن أكون وسبب مجيئي إلى هناك |
Arizona'ya geldiğimden beri 30 kilo almışım gibi görünüyor. | Open Subtitles | يبدو اني اكتسبت 75 باوند منذ مجيئي الى ولاية اريزونا |
Sorun değil. Onun için gelmedim. Sana yeni bir fırsat sunmak için buradayım. | Open Subtitles | لا بأس، ليس هذا سبب مجيئي إلى هنا، جئتُ لأعرض عليكَ فرصة جديدة |
Buraya mogwai ile ilgili bir sorun yüzünden geldim. | Open Subtitles | أبي سبب مجيئي الى هنا أن هناك مشكلة مع موغواي |
Fenyang'a saplanıp kaldım, bu yüzden buraya geldim. | Open Subtitles | شعرتُ بأني عالقاً في فينيانغ هذه سبب مجيئي |
O da beni sallamadı, sizi önerdi... ondan buraya geldim. | Open Subtitles | . لقد طردني , وحولني عليك . وهذا سبب مجيئي إليك |
İçtenlikle iyiyim Ekselansları, şehre gelmeden önce hizmetkarımdan yemek yedim. | Open Subtitles | بأحسن حال, سموكم. لقد تناولت من خادمي قبل مجيئي هنا |
Bu muhteşem ve kusurlu varoluş anında, buraya gelmeden az önce daha az cesur hissediyordum. Cesur bir şekilde yüzüme bakmaya karar verdim | TED | وفي هذه اللحظات الفاتنة غير التامة في الوجود، والشعور بقليل من الشجاعة قبل مجيئي هنا، قررت أن اتخذ مظهراً جيداً وحاداً على وجهي. |
Buraya gelmemin sebebi, belki yemeğe çıkıp sinemaya gideriz. | Open Subtitles | سبب مجيئي هو أنني تفكرت بالخروج من اجل تناول الطعام، ثم الذهاب الى السينما. |
Buraya kadar gelmemin nedeni sensin ve tek kelime daha istemiyorum. | Open Subtitles | انظري, انت سبب مجيئي الى هنا وانا لا اريد سماع كلمه اخرى |
- Geçen hafta geldiğim için özür dilemek istiyorum. | Open Subtitles | لا أريد أن أجعل هذا الصعب لكني أردت الإعتذار على مجيئي الأسبوع الماضي |
- Tamam. Ama buraya geldiğimi sır olarak saklayacağına söz vereceksin bana. | Open Subtitles | لكن عليك أن تعدني بإبقاء مجيئي لهنا سرًّا. |
Yani sana geldiğimden beri hiçbir şey değişmedi ve bu sorunu çözemezsen, altında kaynayan bir kazan var. | Open Subtitles | نعم, وصراحةً, لم أرَ أي نتائج منذ مجيئي إليك, لذا أكثر ما يقلقني, أنتِ المسؤولة عن المشكلة حتى تُحَلْ |
İşte bu yüzden buradayım size yardım etmek için susuzluğunuzu gideriyorum, size hayatın en önemli hediyesini suyla veriyorum. | Open Subtitles | هذا سبب مجيئي إلى هنا لتوزيع الإغاثة أروي عطشكم لإعطاء الحياة نفسها بفضل الماء |
Kızağı görmüştüm. Bunun için gelmedim. | Open Subtitles | رأيت المنزلقة من قبل ليس هذا سبب مجيئي إلى هنا |
Oh, tanrım, neredeyse buraya asıl gelme nedenimizi unutuyordum. | Open Subtitles | يا للهول، كدتُ أنسى سبب مجيئي إلى هنا بالمقام الأوّل |
Bu kampa ilk geldiğimde... ve öncesinde de yıllar boyunca... afyon ruhuna bağımlı olarak yaşadım. | Open Subtitles | قبل مجيئي إلى هذا المخيم بسنوات عديدة كنت أتكل على مشروبات صبغة الأفيون الكحولية |
Odamdan buraya gelene kadar izleyen sayısı herhâlde altı milyonu geçmiştir. | Open Subtitles | أثناء مجيئي من مكتبي، الأرجح أن المشاهدات ارتفعت إلى 6 ملايين. |
Bu yüzden gelip seni görmek istedim, tecrübelerini yakından öğrenmek için. | Open Subtitles | اقصد, ذلك السبب خلف مجيئي لرؤيتك هو ان اتعلم من خبراتك |
Aslında burada olmamın sebebi öğle yemeği yemek. Düşündüm de belki işe geri dönmeni kutlayabiliriz. | Open Subtitles | سبب مجيئي في الواقع لنتغدى سوية، فكرت أن نحتفل باستعادتك لوظيفتك |
Ama kim olduğumu ve neden burada olduğumu bir kenara bırak ve kendine şu önemli soruyu yönelt: Nasıl? | Open Subtitles | انسَ للحظة سبب مجيئي و مَنْ أكون و اطرح على نفسك السؤال الأهمّ... |
Bence buraya gelmem bir şekilde buradaki kötülüğü uyandırdı. | Open Subtitles | أعتقد بأنّ مجيئي هنا تَصرّفَ كنوع مِنْ المحفّزِ نهوض الشر في هذه البلده |