"محادثات مع" - Translation from Arabic to Turkish

    • ile
        
    • konuşmak
        
    Bundan dolayı Adalet Bakanlığı ile konuşmaya gittik ve kendilerine dedik ki "Bu kişilerin daha azının suçlarını tekrarlamalarına ne kadar değer biçersiniz?" TED لذلك ذهبنا لاجراء محادثات مع وزارة العدل، وقلنا لوزارة العدل، ما هو يستحق لك إذا أقل من هؤلاء الرجال إعادة الإساءة
    Buraya düşük bir çene ile değil, büyük bir adamla konuşmaya geldim. Open Subtitles لكنني لم أت لاجراء محادثات مع فم كبير لقد جئت إلى هنا للتحدث إلى رجل كبير
    Herkes ile konuşma profesyonel istihbaratın olmazsa olmazıdır. Open Subtitles انها سمة من الذكاء المهني ناشط لاجراء محادثات مع الجميع
    Akıllı ve komik bir kadınla konuşmak gerçekten harika. Open Subtitles انه امر رائع جدا لاجراء محادثات مع امرأة ذكية ومضحكة.
    Evet, Emma'yla konuşmak ve işleri açıklamak istedi. Open Subtitles نعم، انها تريد اجراء محادثات مع إيما، شرح الأشياء.
    Ama ilk yatırımın için... ADA ile konuşman gerekiyor. Open Subtitles ولكن عليك اجراء محادثات مع جهاز مكافحة الإغراق بشأن استثمارك الأساسي
    Ama bu da imkansız, kimse Stalin ile pazarlığa oturmadı. Open Subtitles ولكن حتى الآن سمع لا أحد في أي محادثات مع ستالين،
    - Gavin ile konuşmak istiyorum. Open Subtitles - أنا ذاهب لاجراء محادثات مع غافن. كنت لا تريد أنت، ستيفن.
    Kid ile konuşacaktım Open Subtitles كنت ذاهبا لاجراء محادثات مع طفل.
    Soygundan bir hafta önce defalarca Dickie ile konuştuğu görünüyor. Open Subtitles قبل أسبوع من عرض الاختطاف كانت لديه عدة محادثات مع " ديكي "
    Başkan ile görüşmem lazım. Open Subtitles أنا بحاجة لاجراء محادثات مع الرئيس.
    Prem'e Amrish ile konuşmasını söyle. Open Subtitles أخبر بريم لاجراء محادثات مع عمر تقريبا.
    Kesinlikle New York'ta birileri ile bir şey pazarlık ediyor. Tamam. Open Subtitles -إنها تعقد محادثات مع أحدا في نيويورك
    Ofisteki herkesle konu ile ilgili olarak görüştüm.. Open Subtitles أجريت محادثات مع كل من بالمكتب...
    Kulamish kabilesinden Şef Nicole Jackson ile görüşmelere başladığımı bildirmekten mutluluk duyuyorum. Open Subtitles "سعيدٌ جدّاً بأن أذكر بأنّي حالياً في محادثات مع الرئيسة (نيكول جاكسن) من قبيلة (كولاميش)."
    IRA ile görüşmeler kötüye gitti. Open Subtitles محادثات مع الإيرلنديين فشلت
    Hunter'la konuşmak için dün gece buraya geldim. Open Subtitles جئت الى هنا ليلة الماضي لاجراء محادثات مع هنتر.
    St. Louis'e uçup patronunla konuşmak zorunda mı kaldın? Open Subtitles هل لديك للسفر إلى سانت لويس لاجراء محادثات مع رئيسك في العمل؟
    Annemle konuşmak iyi geldi. Open Subtitles أم أنها كانت جيدة فقط لاجراء محادثات مع أمي.
    Abe'i konuşmak için gelmedim buraya. Open Subtitles أنا لا يأتون إلى هنا لاجراء محادثات مع ابي.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more