Rengi hem bir iletişim aracı olarak hem de toplumda tanımlandığım kaçınılmaz bir şekil olarak daha iyi anlamak için her şeyimi verirdim. | TED | كنت سأقدّم أي شيءٍ لأفهم اللون بطريقة أفضل كوسيط وكطريقة محتومة أُعرَف فيها في المجتمع. |
Aptalca göründü. kaçınılmaz son felaket oldu. | Open Subtitles | بدا من الحماقة أن تنتهي بكارثة محتومة |
Mağlubiyetin kaçınılmaz olduğunu anladıklarında Forerunners her şeyi yok etmek üzere bir karar verdi. | Open Subtitles | معرفة أن الهزيمة كانت محتومة. "السابقين" قرروا على تدمير كل شيء. |
kazalar kaçınılmazdır. | Open Subtitles | أو أي أعمال تجارية بالنقل فإن الحوادث محتومة |
Hayatın doğal bir itekleyici momenti vardır. Bazı şeyler kaçınılmazdır. | Open Subtitles | للحياة زخم تقدّميّ طبيعيّ، بعض الأمور محتومة |
Bu yerler kaçınılmaz değildir. | TED | هذه الأماكن ليست محتومة. |